Protestoları nasıl okumalı

Futbolda geçtiğimiz haftasonu oynanan erteleme maçlarıyla bazı hazırlık müsabakalarında taraftarlardan zaman zaman yükselen "Hükumet istifa" tezahüratları çok tartışılıyorHem iktidar kanadından, hem de muhalefet cenahından çok fazla abartılan bu sloganlar, netice itibariyle depremin sıcaklığınd, kaybedilen binlerce insanımızın acılarının tazeliğinin bir yansımasıydıTepki, o büyük acı, bir infiale dönüşmüş ve ülkede bugünkü hükümetin şahsında belediyeler, kurum ve kuruluşlar ile birlikte bugüne kadar ihmali olan, çözüm üretmeyen ne kadar sorumlu varsa hepsineydi aslındaVe yaşadıkları İstanbul'da da tedbirleri henüz tam alınamamış olan büyük deprem beklentisinden kaynaklanacak yıkımların, verilecek can kayıpları ve zayiatların da korku ve endişelerinin ifadesiydi.Ancak, bu gibi durumlarda birinci adres tabii ki hükumetlerdir, bu da doğaldırTıpkı 1999 Gölcük Depremi'nde de faturanın kesildiği adresin Merhum Bülent Ecevit liderliğindeki 3'lü koalisyona olması gibiDolayısıyla da o öfkeyi de anlamak ve verilen tepkileri bir sitem olarak algılamak ve bundan da ders çıkarmak lazımStadyumlar, kitlelerin kendilerini ifade edebildiği, sadece taraftarı oldukları takımı desteklemek değil, aynı zamanda ülke meselelerinde özellikle de dış olaylarda, doğal afet ve terörde, devletinin milletinin yanında olduğu bunu da yüksek sesle ifade edebildiği arenalardırErmeni Diasporası'na karşı da "Burası Türkiye İsrail değil" sloganında ifadesini bulan İsrail zulmüne de PKK terör örgütüne de ABD'nin Irak'ı işgaline de yüksek sesle tepki verdiği, verme imkanı bulduğu alanlardırDahası sosyal sorumluluk projelerinde önayak olduğu, yaraların sarılmasında her türlü fedakarlığı yaptığı mekanlardır28 ŞUBAT'TA YASAKLI ERDOĞAN'A SEVGİ GÖSTERİLERİ"Haksızlığı haksızın suratına çaldığı", mazluma sahip çıktığı, bunu da yüksek sesle dile getirdiği hesaplaşma mahalleridirBunları yaparken de ne 12 Eylül Darbesi'nin, ne de 28 Şubat'ın kudretli komutanlarından bile çekinmediği yerlerdirYasaklıyken de Sayın Recep Tayyip Erdoğan lehine tezahürat yaptığı, alkışlayıp kurulu düzene mesaj verdiği sahnelerdirDolayısıyla da hiç bir tehditten korkmadan, düşüncesi dillendirmekten çekinmediği, eğer baskı gelirse geri adım atmayıp stadlardan bütün mecralara taşırdığı bir demokratik uyarı-tepki ve katkıdırBunu böyle görmeli ve şartların getirdiği, acıların dışavurumu olarak kabül edilmeli, anlayışla karşılanmalıHatta onlara teşekkür edilerek mesaj alındığı ifade edilmeli ve bu gençler bağrına basılmalıdırHele de dışlayarak, tehdit ederek provokatörlerin kucağına itilmemelidir Zaten her zaman tetikte bekleyen kötü niyetlilerin, özellikle de terör örgütlerinin senaryosuna figüran yapılmasına müsaade edilmemelidirBU GENÇLER BİZİM, DIŞLANMAMALISporun vazgeçilmez unsurlarından biri de taraftar... Seyircisiz bir müsabakanın ne tadı oluyor, ne de tuzu..Rakiplerini boğarcasına, sahayı dar edercesine kükreyen bir taraftar grubu, bir kulüp ve Milli Takım için büyük bir itici güçtür...Ancak, en ufak bir tökezlemede ise yüktür... Sahada veya saha dışında yuhalayan, hakaret eden, küfreden, hatta saldıran, yumruklayan bir canavara dönüşebiliyor...Kulüplerin başarılarında sahalarını rakipler için kabusa çevirenler, yeri geldiğinde kulüp yönetimi, hocalar ve futbolcular için kabus oluyor.Bu rüzgarın önünde ne kulüp başkanları, ne yöneticiler, ne teknik kadro durabilirOnun için başkan ve yöneticileri sorumlu tutmak doğru adres değildirBugün olanlardan da başkanlar asla suçlanmamalıdır.Nice efsane başkanın "Benim seyirciyi sakinleştirmeye gücüm yetmez, kaldı ki bizi de yuhalıyorlar" dediğini biliyoruz.MERHUM ÖZAL'IN HOŞGÖRÜSÜMerhum Turgut Özal F.Bahçeli, eşi Semra Özal Beşiktaşlı, oğlu Ahmet Özal G. Saraylı, kızı Zeynep Özal da Trabzonsporlu idi...Gittiği maçlarda bir taraftan alkışlanırken, öbür taraftan da yuhalanabiliyordu...Eşiyle geldiği, İnönü'deki bir Beşiktaş-Fener maçında farklı tepkileri bir arada yaşamıştı ama sorun yapmamış, sonuna kadar kalmıştı...Eski Başbakan Mesut Yılmaz, G. Saray taraftarıydı; Ali Sami Yen'de pek sorunu yoktu.F.Bahçe Stadı ise, siyasette ayak sesleri duyulan Recep Tayyip Erdoğan'a atıfta bulunarak ''Türkiye'ye yakışan Fenerli Başbakan'' pankartları açıyor, tezahüratları yapıyordu...Trabzon'da, 2005'te Türkiye-Gürcistan maçındaki, hemşehri tepkisi çok üzücüydü Başbakan için...2010 Dünya Basketbol Şampiyonası Türkiye-ABD