Öyle bir geçiyor ki zaman...

Bir sezonu daha geride bıraktık. Çok şükür ki kan gövdeyi götürmedi, şiddet olayları çok olmadı ama şiddeti çağrıştıran demeçleri, davetiye çıkaran hareketleri fazlasıyla gördükDiyeceksiniz o kadar da olsun Hayır olmasınAdalete güvenin kalmadığı, Futbol Federasyonu'nun hep sorgulandığı, hakemlik müessesesinin yargılandığı ortamlar bütün ihtişamıyla yaşıyor, yaşatılıyor, işin garibi yaşatılmasına da fırsat veriliyor Bu kulüplerin de işine geliyor ama ülkenin dirlik düzenine darbe vuruyor, gençliğinin, taraftar dinamiğinin morali bozuluyorAslında her yıl Gençlik ve Spor Bakanlığı, iki ayrı bakanlıkla her sezon çalışma yapıyor. Milli Eğitim Bakanlığı ile spor, İçişleri Bakanlığı ile de şiddetle mücadele çalışması...Dopingle mücadeleyi belli ölçüde başaran, ırkçılıkla sorunu olmayan, ancak, şikede hala tartışılan, şiddeti azalttığı halde bitiremeyen ve olumsuz tezahüratta başı bir türlü dertten kurtulamayan bir ülkenin fertleriyiz...Çözmek zorundayız, bunun için de kararlı olmalıyız...En büyük şart bakanlıklararası koordinasyondur...Bir ülkede şiddet, zaman zaman azalsa da, bir türlü çözüm bulunamaz ve toplum huzurunu bozmaya devam ederse, bu sadece iki bakanlığın değil, Adalet, Kültür, Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlığı dahil pek çoğunun işbirliği yapmasını gerektirir...Gençlik ve Spor ile bakanlıklararası işbirliğiGörev tanımı iyi yapılmalı. Çarkın hiçbiri aksamamalı. Zanlılar, bir kapıdan alınır, diğer kapıdan salıverilirse hiçbir işe yaramaz...Polisin gözaltına aldığını, savcılar serbest bırakırsa spordaki terörü önlemenin imkanı yoktur...Yıllarca bunun sıkıntısını yaşadı bu ülkeBugün özellikle yeniden şiddeti tırmandıracak olumsuz tezahüratın en yüksek dozunu görüyoruzKanunların gereğini yerine getirmeyip taraftarını eğitmeyen, şiddete bulaşanları veya olumsuz tezahürat yapanları koruyan veya destekleyen bir kulüp yönetimi suç işlemiştir.Hele de şiddeti çağrıştıran, taraftarını tahrik, rakibini rencide eden başkan ve yöneticiler kesinlikle federasyonlar ve il güvenlik kurulları tarafından cezalandırılır...Güçlünün hukuku olursa.Bir de yaralama, darp olursa, yargı da devreye girer ve hapis cezası alır... Buna hocalar ve sporcular da dahildir...Hele de ikide bir taraftarını arkasına alıp tehditler savuran, devlete meydan okuyan, kanun nizam tanımayan anlayışın cezasız kalması, mümkün değildir...Gerek federasyon, gerekse kulüp başkan ve yöneticileri yasaları ihlal ettiğinde işledikleri suçun büyüklüğüne göre ceza görürler...Burada aslolan suçun büyüklüğü veya küçüklüğüdür, kulüplerin büyük, ya da küçüklüğü değil...Hukukun gücünü uygulamalıGüçlü olmak hiç değil... Adalette güçlünün hukuku değil, hukukun gücü geçerlidir...Ancak futbolda böyle uygulanıyor mu, asla... Zaten bizdeki sorunların temel nedeni adaletsizlikler...Kulüpler