Enflasyon artış oranını kredi artış oranı belirler

Her kredi mevduata dönüşür fakat her mevduat krediye dönüşmeyebilir.Kredilerde artış, mevduat hacmini de artırır. Fakat kredi artış oranı abartılı olursa sadece mevduat hacmi artmakla kalmaz, aynı zamanda enflasyon da artar.Arz yönlü fiyat artışları ve diğer enflasyonist etkiler dâhil hiçbir şey enflasyon oranını ucuz ve bol kredi imkânları kadar fazla arttıramaz; bu hem küresel hem de tarihi bir hakikattir.Varsayalım ki satılık 3 konut var. Bölgede, bu konutları 3.000.000 TL'den satın alabilecek imkânı olan sadece iki kişi var. Bu durumda bu ev sahipleri bu iki müşteriden birini ikna etmek için fiyat indirimleri önereceklerdir.Aksi takdirde, geriye sadece 2.500.000 TL'si olan müşteriler kalıyor.Yüksek arz, düşük talep durumu; konut fiyatları düşer.Varsayımımızı değiştirelim, yine satış fiyatı 3.000.000 TL olan üç satılık konut olsun fakat bu defa, bu konutları satın alabilecek "dört müşteri" mevcut olsun.Konutların kesin olarak satılacağını bilen mal sahipleri fiyatları artırır ve muhtemelen, her satılan konut bir öncekinden daha pahalıya satılır.Bunu bilen alıcılar da, fiyatlar çok fazla yükselmeden bir an önce bu konutlardan birini almaya çalışacaklardır.Yüksek talep, düşük arz durumu; konut fiyatları yükselir.Teoriye göre talep fazlalığının olduğu yerde, normal şartlar altında, önce fiyatlar ve ardından kâr oranları artacağından, zamanla, satışa arz edilecek ürün miktarları artar ve piyasalarda arz ve talep dengesi oluşur.Mal ve hizmet piyasalarında arz ve talep denkliği, fiyatlar genel seviyesi üzerinde olumlu etki yapar ve enflasyon kontrol altına alınır.Bu ürün ister konut olsun isterse portakal, fark etmez; güçlü talep fiyatları ve kârları yükseltirken düşük talep fiyatları ve kârları düşürür.Bu anlattıklarımın tamamını bu dünyada alış veriş yapmış herkes deneyimlemiştir ve ayrıntısıyla bilir.Fakat piyasalarda arz ve talebin seyri, kendi doğal dinamiklerine terk edilirse, dengeye gelmesi çok uzun sürebilir.Hükümetler iktisadi faaliyetleri yani yatırım ve tüketim harcamalarını artırmak amacıyla piyasalara müdahale ederler. Bu müdahaleler de, piyasalara bol ve faizi düşük paralar sürmekle mümkün olur.KAMU PİYASALARA NASIL BOL VE UCUZ PARA SÜRERÖrneğimizdeki üç milyon TL'ye konut alabilecek müşteri sayısı az olduğu için hükümet, alım gücü olan ve bu konutları talep edecek müşteri sayısını artırmaya çalışır.Çünkü talep artışı, sadece pazara sunulmuş mallara olan talebi artırmaz, ardından, üreticilerin daha fazla üretim yapma arzusunu da tetikler.Önce talebin, ardında da arzın (yani ilave üretim ve ithalat artışının) tetiklenmesi, toplamda, piyasalarda, aşırı bir talep oluşturabilir; aşırı talep de dünyanın her yerinde ve her zaman enflasyon artışını tetikler. Türkiye'de olan budur.Enflasyonun artmasını istemeyen veya yükselmiş enflasyonu düşürmeyi amaçlayan ülkeler de, talebi kısmaya çalışır.Türkiye hariç dünyanın geri kalanı, bugünlerde, oluşan güçlü toplam talebi kısmaya yani enflasyonu düşürmeye çalışıyor.Peki, piyasalarda toplam talep nasıl artarCevap: Piyasalarda parayı bollaştırarak.Peki, para nasıl bollaşır, Merkez Bankasının para basmasıyla mıCevap: Düşük faizli ve kolay ulaşılabilen krediyle.Konuyu örneklerle anlatmaya çalışalım.Varsayımlar:1) Bankadaki Mevduat Toplamı: 1.000.000 TL olsun.2) Vatandaş Mehmet, Müteahhit Ali'den ev satın almak için bankadan 500.000 TL kredi istesin ve banka bu talebi uygun görüp istediği krediyi versin.500.000 TL krediyi alan Vatandaş Mehmet, Müteahhit Ali'ye aldığı bu krediyi ödeyecek ve evi satın alacaktır.Ev satan Müteahhit Ali de, Vatandaş Mehmet'ten aldığı 500.000 TL parayı getirip bankaya mevduat olarak yatıracaktır.Dikkat: Kredi vermeden önce bankada 1.000.000 TL mevduat vardı. Bankanın Vatandaş Mehmet'e verdiği 500.000 TL kredi, dönüp dolaşıp Müteahhit Ali'nin bankadaki hesabına mevduat olarak yatıyor.Sonuçta bankanın mevduatı 500.000 TL artarak 1.500.000 TL'ye yükselmiş oluyor.Banka dilerse Müteahhit Ali'nin bu 500.000 TL'lik yeni mevduatını da bir başka müşterisine kredi olarak verebilir.Vereceği krediler bu şekilde "devir daim makinası" gibi sürekli olarak, bankanın mevduatını ve mevduat artışları da kredileri artırır.Biz buna "bankaların kredi vererek para basması" diyoruz.Devam edelim.Varsayalım ki banka, piyasaya ve gerçek kişilere yeterince kredi verdiğini ve bu kesimlere daha fazla kredi vermek istemediğine karar versin; bunun yerine, elindeki mevduatı Hazine'ye kredi olarak vermeyi kararlaştırsın.Bankaların, Hazine'ye kredi vermesi, genellikle, Hazine'nin çıkardığı tahvilleri satın alması şeklinde olur.Bankanın, Hazine'den yirmi milyar TL tahvil aldığını varsayalım. Hazine de, sattığı tahvillerden elde ettiği bu yirmi milyar TL'nin tamamını kamu personeline maaş olarak ödesin.Kredi alınarak temin edilen bu 20 Milyar TL, kamu personelinin bankadaki hesabına maaş olarak yatırılır.Bu maaşlar hesaba yattığı anda bankanın mevduatı artar.Banka isterse aynı gün içinde, kamu personelinin hesabına mevduat olarak yatmış bu paranın tamamını, kredi olarak, başka müşterilerine verebilir.İster gerçek veya tüzel kişilere verilsin, isterse de Hazine'ye verilsin fark etmez, "yeni kredi" demek yeni mevduat demektir ve bu mevduat-kredi sarmalı; "devir daim makinası" gibi sürekli olarak kendi kendini