"Depremzedelere konutlar bedava mı verilecek"

Hükümetimizden "Japon titizliği ve Alman disiplini" göstermesi gibi bir beklentim olmadığı için, yaşanan performans konusunda hayal kırıklığı yaşamıyorum.Tek bir şehirde deprem olacakmış gibi hazırlık yapıp, aynı anda, on ayrı şehirde meydana gelen depremin tüm yetkilileri şoka uğrattığından da eminim.Ben gerçekçiyim, "hükümetimizden yeteneğinin üzerinde bir performans" beklentim yok.Doğal afetlerin verdiği zararlar can ve mal kayıplarından ibaret değildir.Toplumun iç içe geçmiş çapraşık ve katmanlı ticari ilişkileri de depremden zarar görür. window.__ITGS_started Date.now(); Mesela, miras dâhil pek çok hak ve borcun nasıl yönetileceği, bile, bir problem alanı olarak ortaya çıkacak ve üzecektir.Vatandaşlar banka kredisiyle ev veya işyeri almış ve depremde bu evi ve işyerleri yıkılmış olabilir fakat bankadan alınan konut ve işyeri kredisi borçları olduğu gibi duruyor ve ne olacağı belli değil.Bir tüccar çek ve senet yazarak vadeli mal almış ve müşterilerine açık hesap, çek ve senet karşılığı mal satmış olabilir fakat hem müşterileri vefat etmiş hem de bu satışlardan aldığı çek ve senetler kaybolmuş olabilir.Bankaların kredi verdikleri müşterileri vefat etmiş ve aldıkları gayrimenkul teminatları yerle bir olmuş ve kambiyo evrakları da karşılıksız kalmış olabilir.Tahsil edilemeyen alacakların zarar yazılıp vergiden düşülüp düşülemeyeceği de belli değil.Denilebilir ki bazı müşteriler hayat sigortası satın almış ve bankalar bazı teminatları sigortalamış olabilir. Evet, doğrudur, yeterli olmasa da, son zamanlarda sigortalama oranı artmıştı; bu artış oranının yetip yetmeyeceğini de bilmiyoruz, vs. vs.Günün sonunda, çek ve senet vererek borçlanmış fakat artık borcunu ödeyemeyecek durumda olanların borçlarını sildirmeye çalışacakları; keza, açık hesap, çek veya senetle mal satmış fakat evraklarını kaybetmiş esnafın da mümkün olduğunca tahsilat yapmaya çalışacağı çok açıktır.Vurgulamak istediğim olgu, depremin yarattığı felaketlerin boyutunun derinliği, çapraşıklığı ve çeşitliliğidir.Bu konularla ilgili mahkeme kararları ve yepyeni düzenlemelerin de yapılması beklenecek veya talep edilecektir.HANGİ YARAYA HANGİ MERHEM SÜRÜLSÜNDoğrusu yukarıda anlattığım zor ve çapraşık sorunların kolay bir çözümü olduğuna inanmıyorum.Her alacaklının, borçlusunun düştüğü durumu anlayışla karşılayacağı ve alacaklarından vazgeçeceğini söylemeyi çok isterdim.Maalesef işletmeler kendi borçlarına sadıkken, alacaklarını tahsil etmemeleri, bu defa, onları iflasa sürükleyebilir.Fakat en çok karşılaştığım soru, "vermesin" tadındaki "devlet, yapacağı yeni konutları depremzedelere bedava mı verecek" sorusu oldu.Acaba bu sorunun cevabını, şu an itibarıyla, herhangi bir hükümet yetkilisi biliyor mu, emin değilim.Ancak, Devletin geçmiş dönemdeki uygulamalarına bakarak, bu sorulara yine de bazı cevaplar araştırabiliriz.Devlet ev sahibi olan ve evi yıkılmış depremzede hak sahiplerine üç şekilde yardım edebilir.Birincisi "Kendi Evini Kendin Yap" gibi bir yöntemle, mesela vatandaşa alacağı DASK bedeline ilaveten 25 yıl vadeli ve faizsiz 500.000 TL kredi verebilir. (Yapılacak binanın yer seçimi, zemin kontrolü ve yapının imar mevzuatına uygunluğunu, devlet kurumlarının denetlemesi kaydıyla)İkinci yöntem, devlet konutları yapar ve hak sahiplerine bu konutları 25 yıl vadeli ve faizsiz olarak veya ödemesiz dönemi de olan ve çok düşük faizli olarak satar.Üçüncüsü devlet evleri kendi yapar ve hak sahiplerine bu evleri bedelsiz olarak verir.Her üç modelde de hak sahipleri mülk sahibi oldukları için, "yıkılan evlerin arsası" ne olacak sorusuna da bir cevap bulmak gerekiyor.Öncelikle bu arsalara tekrar betonarme inşaat izni verilmeyeceği kesin gibi gözüküyor.Yine de bu arsalar işe yarayabilir. Mesela bu arsalara, kentine ve kentteki konumuna bakarak, çelikten ve en çok iki katlı sosyal donatılar inşa edilebilir. Buralarda kentin doğasına uygun parklar geliştirilebilir, vs. vs.Bu durumda, devlet, bu arsaları vereceği para veya yeni konutlarla takas edebilir, ya da kamulaştırabilir vs.Böylece insanlar ikinci hayatlarına borçsuz başlamış olabilirler.Yani "ver eski evinin arsasını al sana yeni bir ev denebilir", kabaca.Fakat esas sorun, bir evi olmadığı için hak sahibi de olamayan, depremden önce imkânları yetmediği için ev de alamayan ve kirada oturan vatandaşların durumudur.Belki de kirada oturan bu mağdur ve mazlum vatandaşları, yukarıda zikrettiğimiz, uzun vadeli ve faizsiz bir krediyle buluşturma mekanizması kurulabilir.Böylece, bir ev sahibi olma umudu doğduğu için, bu vatandaşlarımız da hayata tutunur ve kendilerine yeni bir hayat kurabilirler.EKONOMİMİZ KÜÇÜLECEK MİGünlerdir