20 Aralık benzeri bir hamle gelmezse...

Yazının başlığı, ahmethc'ın Hürriyet gazetesinde yayınlanan 4 Ocak tarihli yazısından alınma ve AK Parti'yi destekleyen mahfillerin, adeta ortak talebi.Hâlbuki 20 Aralık kararlarını takiben, Sayın ahmethc çok iyimserdi:"Muhalefetin sadece söylem üstünlüğünü değil, aynı zamanda moral üstünlüğünü de gerileten... Bütün ekonomi üstatlarını ne diyeceklerini bilemez hale getiren... AK Parti saflarında seçim gecelerine özgü bir sevinç dalgası yaratan... Vatandaşta 'Bunlar bu işi düzeltecek galiba' duygusuna yol açan..."Ortam, Kaptanın son bir hamlesiyle batmakta olan bir geminin kurtarılmasından sonraki, mürettebat ve yolcularının sevinç anlarına benziyordu.Fakat 20 Aralıktan sonra, ortaya çıkan ardışık uygulama hataları ve iletişim kazaları bu algıyı hızla eritti ve "yeni bir imdat" çığlığına sebebiyet verdi.Niçin2022 enflasyonunu en az 41 ve en çok 56 olarak tahmin ettim. Bu iyimser tahmin, ilave yeni yanlışlar yapılmayacağı varsayımına dayanıyor.Yani TCMB faizinin 14 ve enflasyonun 56 olabileceği bir ekonomide, faiz ile enflasyon arasındaki etkileşim analizi yanlış yapıldığı sürece, doğrusu, 20 Aralık benzeri bir değil, 99 hamle gelse; etkisi sınırlı olur.Sebebi de çok basittir: 20 Aralık kararı, zekice görünse bile aslında yanlıştı.Hâlbuki ekonomi yönetimi, geçmişte en az iki defa acı ilaç içmeye razı olunca, faydası zararından daha fazla olan, para politikası kararları alabilmiş ve faydasını görmüştü.Biri Sayın Murat Çetinkaya diğeri de Sayın Naci Ağbal döneminde.Sayın Çetinkaya döneminin son günlerinden itibaren, enflasyon hızla düşüyordu ve fakat hükümet faizleri indirmek konusunda enflasyondan daha hızlı koşmak istedi.Yetmezmiş gibi salgın döneminin olumsuz etkisini azaltmak amacıyla, parasal genişlemeye gitti ve olanlar oldu.Acı ilaçların temin ettiği bütün iktisadi kazanımlar kaybedilmişti.SUKUK VE GELİR ORTAKLIĞI SENEDİ ÇARE OLABİLİRÖnümüzdeki kısa dönemde, ekonomi yönetimi dini gerekçeleri gerekçe göstererek faizleri artırmayacaktır, isabetsiz de olsa bu kesindir.Sorunu basitçe tanımlayalım: Enflasyon karşısında eriyen, yani satın alma gücü her geçen gün azalan Türk Lirası birikimlere; Bankalar, bu erimeyi telafi edecek tutarda faiz önermedikleri için birikim sahipleri de, paralarını, dövize, gayrimenkule ve mala yatırıyorlar.Dövize olan talep kurları, yükselen kurlar ithal mal fiyatlarını ve pahalılaşmış ithal ürünler de enflasyonu artırıyor.Dünyanın her yerinde enflasyon, faiz artışı ve makro ihtiyati tedbirlerle düşürülmeye çalışılırken; Türkiye'deyse, faiz indirimleri ve ihtiyatsız bir yönetim anlayışıyla düşürülmeye çalışılıyor.Hikâye bu kadar kısadır.Ekonomi