İranlı kadınların davası

İran'da kadınların rejimin dinci baskısına başkaldırısı devrimcidir.İran rejiminin ABD emperyalizmine karşı olması ve ABD emperyalizminin de İran rejimini hedef alan kadınların devrimci eylemine destek veriyor olması, bu eylemin haklılığını gölgelemez. Tersine ABD emperyalizminin ahlaksızlığını, çıkarları için her türlü siyasal pozisyonu alabileceğini gösterir. Unutulmamalı: Irak'ı kışkırtıp silahlandırarak İran'a saldırtan da ABD emperyalizmiydi, savaş uzasın diye İran'a el altından silah satan da!Şimdiki kadın hareketi, çıkışı bakımından da talepleri bakımından da geçmiş yıllarda patlak veren, dış bağlantıları olan, kritik uluslararası meselelerle uğraşırken İran'ı içeriden zayıflatma amacı taşıyan karışıklıklardan farklıdır. BAŞÖRTÜSÜ PROBLEMİ, SINIF PROBLEMİDİRBu tablo karşısında asıl düşünmesi gereken İran rejimidir. ABD emperyalizmine karşı daha iyi mücadele etmesinin yolu, halk üzerindeki dinci baskıları kaldırmasından ve halkıyla birleşmesinden geçer.Rejim karakteri nedeniyle bunu yapabilir mi İran egemen sınıfı içerisinden dinciliği gemleyerek dindar vatandaşın üzerindeki baskıyı hafifletecek bir siyasi akım çıkabilir mi Ya da halk hareketlerini siyasi bir güce dönüştürebilecek halkçı bir örgütlenme önümüzdeki süreçte olası mıBenzer tartışma, 2000'lerin başında da vardı. Örneğin Tahran Belediye Başkanı Mahmud Ahmedinejad, 2004'teki cumhurbaşkanlığı kampanyası sırasında "kılık kıyafet yönetmelikleri" konusunda daha demokrat bir çizgi izlemişti. TV'de "İnsanların farklı zevkleri var ve hepsine hizmet götürmeliyiz" demişti. Ancak kılık kıyafet baskısının sembolü haline gelecek ahlak polisi niteliğindeki İrşad Devriyesi ise bir yıl sonra onun döneminde resmen kurulmuştu.Bu örnek bile, İran devlet katındaki güç ilişkilerinin çok boyutluluğunu ortaya koymaktadır.DEVRİMCİ ÖRGÜT SORUNUSon tahlilde iş her zaman gelip halka önderlik edebilecek halkçı ve devrimci bir örgütün var olup olmadığına dayanıyor. Bu her yerde böyledir:Örneğin Mustafa Kemal önce Müdafaa-i Hukuk cemiyetlerini birleştirerek bir örgüt kurmuş, sonra kurtuluşa soyunabilmiştir.Örneğin Mısır'da, Süveyş Kanalı işçilerinin eylemleri ile başlayan ve dalga dalga grevlerle yayıldıktan sonra Tahrir Meydanı'na dayanarak Hüsnü Mübarek'i alaşağı edebilen halk hareketi, güçlü bir devrimci örgüt kumanda edemediği için örgütlü bir kuvvet olan İhvan tarafından çalınabilmiştir. Arkasından bu kez İhvan'a karşı ortaya çıkan halk hareketini de daha örgütlü kuvvet olan ordu çalmıştır.Örneğin Gezi, milyonların ayağa kalktığı çok büyük bir halk hareketiydi ve o büyüklükteki bir