Pandemi döneminin gişelerde en başarılı animasyonu

'Şarkını Söyle 2' (Sing 2) pandemi döneminde ABD ve Kanada'da 100 milyon dolar barajını geçen ilk film oldu. Dünya genelinde ulaştığı 218 milyon doları aşkın hasılatla son dönemlerin gişede en başarılı filmlerinden biri olarak anılan 'Şarkı Söyle 2' Türkiye'de bugün gösterime girdi. 'Otostopçunun Galaksi Rehberi' (The Hitchhiker's Guide to the Galaxy - 2005) ile tanıdığımız İngiliz yönetmen Garth Jennings'in yazıp yönettiği 2016 yapımı 'Şarkını Söyle' (Sing) filmini seyrederken yüzümden gülümsemelerin hiç eksik olmadığını hatırlıyorum. Film, insanlar gibi konuşan ve iki ayakları üzerinde yürüyen hayvanların yaşadığı hayali bir dünyada geçiyordu. Müzikal tutkunu koala Buster Moon, ödeyemediği borçları nedeniyle kaybetmek üzere olduğu tiyatro salonunu kurtarmak için müzik yarışması düzenliyordu. Filmin güzelliği antropomorfik hayvanların şirinliğinden, her biri kendi başına popüler müzik parodisi haline gelen şarkılardan geliyordu. Beğenmeyen, önemsemeyen eleştirmenler de vardı ama 'Sing' bence iyi vakit geçirebileceğiniz, eğlenceli bir filmdi. İlkinden 6 yıl sonra karşımıza gelen 'Şarkını Söyle 2' (Sing 2) için de aynısını söyleyebilirim. 'Şarkını Söyle 2', ilk filmin kurduğu dünyayı sevenlere verilmiş bir hediyeden farksız. Ama özellikle hikayesinin ilki kadar iyi olduğunu söyleyemem. Film, Buster Moon'un zengin koyun Nana Noodleman'ın desteğiyle yeniden kurduğu tiyatrosunda sahnelediği 'Alice Harikalar Diyarında' müzikalinden bir sahneyle başlıyor. Başrollerde elbette ilk filmden tanıdığımız isimler var. İlk filmdeki son gösterinin ne kadar zor koşullarda yapıldığını düşündüğümüzde, bize her şey harika ve mükemmel geliyor. Ama müzikalin başkenti sayılabilecek Redshore City'den gelen yetenek avcısı köpek Suki, 'Yeterince iyi değilsiniz' diyerek ikinci perdeye kalmıyor. Moon kalması için onu zorlayınca da 'En iyisi mahallenizde kalmanız, büyük şehirde hiçbir şey yapamazsınız!' anlamına gelen şeyler söyleyip gidiyor. Kuşkusuz, Buster Moon'un sineye çekebileceği bir durum değil bu İlk filmi seyredenlerin bildiği gibi Moon, hırslı ve inatçı olmaktan ziyade aşırı iyimserdir. Realist değildir. Her koşulda işlerin yoluna gireceğini düşünerek hareket eder. İşte bu yüzden, kendine ve ekibine güvenerek 'Kapıdan kovulduğu yere bacadan girmeye' karar veriyor. Önce Suki'nin onları kabul etmediği Crystal Entertainment binasındaki seçmelere 'korsan' grup olarak katılmanın yolunu buluyor. Sonra da insafsız, merhametsiz yapımcı beyaz kurt Jimmy Crystal'ın dikkatini çekip, ondan bilimkurgu müzikali için onay alıyor. Ama riskli bir işe girdiğinin farkında değil. Çünkü müzikali sahneleyebilmek için, eşini kaybettikten sonra inzivaya çekilen rock efsanesi aslan Clay Calloway'i ikna etmesi gerekiyor ki kısa sürede bunun hiç kolay olmadığını anlıyor. Dahası, aklı havada domuz Gunter'in henüz yazmadığı müzikali zamanında yetiştirebilmek ve patronun rol yapma yeteneği olmayan kızı Porsha'yı başrolde oynatmak dahil, başka birçok zorluk bekliyor onu. En kötüsü ise Jimmy Crystal'ın öfkelendiği zaman cinayet işlemekten çekinmeyecek gerçek bir zorba olması. 'Şarkını Söyle 2'nin kuşkusuz en eğlenceli yanlarından biri, insansı özellikler taşıyan farklı hayvanları bildiğimiz, sevdiğimiz popüler şarkıları söylerken ve dans ederken görmek İlk filmde olduğu gibi özgün şarkıların sayısı kısıtlı; Amerikalıların 'jukebox' dedikleri bir müzikal türü bu Dolayısıyla, film boyunca birçok hit şarkı dinliyoruz. Hatta arada fon müziği olarak Billie Eilish'in 'Bad Guy' gibi kayıtlarına da yer veriliyor ama şarkıların çoğunu hayvanlar sahnede gösterişli mizansenler ve koreografiler eşliğinde seslendiriyor. Yönetmen Garth Jennings'in özellikle bu filmde Broadway müzikal estetiğini, bilgisayar animasyon tekniklerinin verdiği sınırsız olanaklarla uç noktalara götürdüğünü görüyoruz. Sözgelimi, bilimkurgu müzikalindeki o sahne tasarımlarını gerçek dünyada kurmak açıkçası olası değil. Öte yandan, kendi adıma tüm bu görkemden etkilendiğimi söyleyemem. Geçtiğimiz haftalarda seyrettiğim Japon animesi 'Belle'de de aynısını hissettim. Animasyon türünde 'görsel gösteriş'in filmin lehine çalıştığını düşünmüyorum. Çünkü seyirci olarak bilgisayar animasyonunda her şeyin mümkün olduğunu biliyor ve heyecanlanmıyoruz. Ayrıca, ilk filmde Moon ve arkadaşlarının maddi zorluklara karşı verdiği amatörce mücadele, görsel olarak çok daha güzel imgelere vesile oluyordu. Ayrıca salt hikâye olarak baktığımda da kahramanlarımızın ilk filmdeki New Moon Tiyatrosu'nda verdiği varoluş çabaları açıkçası daha hoş ve anlamlıydı. İkinci filmin galiba en önemli dezavantajı, karakterlerin ilk filmdeki geçmiş öykülerinin olmaması İlk filmde herkes kendi mütevazı hayatının