Doğu Akdeniz'de yumuşama emareleri değişik şekilde yorumlanıyor. Acaba Yunanistan'la kurulan masa Türkiye'nin dik duruşu sayesinde mi mümkün oldu, yoksa bir mizansen ortaya atarak Yunanistan'la bizi muhatap kılmaya mı mecbur ettiler Ufuktaki Doğu Akdeniz Konferansı Türkiye için aslında bir tuzak mı Zaten hakkımız olanı Yunanistan'ı üzerimize salara
Bretton Woods dünya sistemi tel tel dökülüyor. Artık herkes İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan düzenden "eski" diye bahsediyor. Bu doğru. Eski sistem Batı hükümranlığına dayandığı ve örtülü bir sömürü ekonomisini işlettiği için hızla kan kaybediyor. Çin'in kapitalistleştirilmesi, AB gibi projeler süreci seksenlerden bugünlere doğru uzattı o kadar.
CHP'deki son Atatürk tartışmasının alıştığımız türden yüzeysel tekrarlardan biri olmadığı anlaşılıyor. Bu süreç, CHP üzerinden kaset operasyonu ile başlayan siyasi ameliyatın önemli bir safhası gibi gözüküyor. Oldukça dikkatli izlenmesi gerekiyor. Açıkça ifade edelim; Mustafa Kemal ile Mustafa Kemal Atatürk kullanımları arasında çok ciddi bir ideol
Fransa'nın Türkiye'ye kurduğu tuzak Ankara'nın akıllı siyaseti ile bozulmuşa benziyor. Bu tuzak Türkiye ile Yunanistan'ı savaştırıp Ankara'yı her alanda oyundan düşürmeyi planlıyordu. (Bunu isteyen o kadar çok ülke var ki!) Bir taşla bir sürü kuş vurulabilecekti. Bunun için Ege'nin iki tarafındaki duygusal yükselmeye, ama özellikle Türkiye'nin hakl
Akıllı Yunanlıların da bileceği gibi ne Avrupa'nın, ne de Fransa'nın Yunanistan'ı veya GKRY'yi umursadığı var. Özellikle Fransa Yunanistan üzerinden Türkiye ile bir vekalet savaşına girişmiş durumda. Çünkü Türkiye'nin tarihe geri dönmesi birçok ülkeyi rahatsız ediyor; bunların başında Fransa geliyor. Birinci Dünya Savaşı'nda da İngiltere'nin desteğ
Oda TV'nin sahte şeyhi, Erol Mütercimler'in İmam Hatip'lilere dönük kabul edilemez hakaretleri, Meral Akşener'in 6-7 Ekim olaylarının müsebbibi Demirtaş ile yaşadığı kahvaltı romantizmi, Abdullah Gül'ü gündeme getirmesi, Kılıçdaroğlu'nun Rand Corporation Raporu'nu adım adım uygulamaya koyması hiç de birbirinden alakasız gelişmeler olarak durmuyorla
Sayın Muharrem İnce dün itibarıyla bin günlük yürüyüşünü başlattı. Bu yürüyüş nereye varır bilemem ama, konuşmasında beni en çok ilgilendiren bölüm "Terör örgütleri ve Türkiye düşmanları ile haşır neşir olanların bu yürüyüşte yeri yok" sözleri oldu. Böyle bir duruşu muhalefet kanadından duymayı ne kadar özlemiş olduğumuzu fark ettim. Muhalefeti öyl
Bir düzen değişirken, kendi tarihinin tüm önemli kırılma anlarına geri döner, telafisini veya sağlamasını yapar. Türkiye son 18 yıldır köklü bir değişimden geçerken hem aslında normalleşti, hem de kendi tarihini bu kural gereğince yeniden yaşadı ve yaşıyor. Bu tekrarlar bazen usandırıcı olsa da sanırım başka bir yol yok. Tarih böyle ilerlemekte. Bu
Siyasette 24 saat çok kısa bir zaman olsa da, en başta muhalefet liderleri biliyor ki 2023'e kadar herhangi bir seçim yok. Yeni sistemde zaten erken seçim diye bir kavram da, olasılığı da yok. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde seçim yenilenmesi vardır ve bu her iki erk (Cumhurbaşkanı ve Meclis) tarafından ancak sistem çalışmaz hale geldiğinde ba
Küçük bir işletme olsun, büyük bir ticari zincir olsun, değişimin baskısını hep üzerinde hisseder. İnsanlar ve çevre, şartlar ve alışkanlıklar değişir. Bu değişim olgusuna ayak uyduramayan yapılar, önünde sonunda yok olmaya mahkum olur veya büyük bedeller öderler. Devletler de öyle değil mi Bırakın hala ayakta durmaya çalışan Bretton Woods sistemin
© 2016