Kırklama

Doğum yapan hanımefendilerden doğumdan sonra gelen kanın son günü, kırkıncı gündür diye yazar fıkh kitaplarımızda. Fıkh kitaplarımıza göre, "doğum kanının en azı yoktur. Yani doğumdan sonra kan gelemeyebilir, iki, üç daha fazla gün kan gelebilir, en fazla kırk gün gelebilir" dedikten sonra namaz kılmanın başlayacağı gün kanın kesildiği gündür. Kırk günden sonra da kan geliyorsa o kan hastalık nedeniyledir ve namaza engel değildir. Ama "kırklama" deyiminin kültürümüzle alakası doğum yapan hanımefendi, kırk gününü tamamlayınca yakın akraba kadınlarıyla hamamda bir temizlik yapmalarına "kırklama" adı vermişler ve yakın akraba kadınlar, kırık tas su dökerler. Çocuk da kırkıncı günde yine yıkanır ve kırklaması yapılır. Bunlar, âdetlerimizdendir. "Kırk" rakamı fıkh kitaplarımızdan geçtiği gibi, Sevgili Peygamberimizden rivayet edilen, "Şarap içip sarhoş olanın, kırk gün namazı kabul edilmez" hadisidir. (Hakim, Müstedrek, K. Ed'ıme, Hadis no 7232, Abdürrazzak, Musannef, Hadis no 17058, Taberani Mu'cemi Kebir 13441) Sevgili Peygamberimizin hadislerinden bazıları terğıb hadisi, bazıları ise terhib hadisidirler. Yani iyiliklere teşvik, kötülüklerden sakındırmak için söylenmişlerdir. Yoksa şarap içen sahabeden birine, cezası uygulandıktan sonra "Sen, sakın namaz kılma, kabul edilmez" dememiştir. Bu hadis-i şerif halkımızın dilinde de kullanılır. "Haram yiyenin duası kırk gün kabul olunmaz" denir ama namazı ve duası yasaklanmaz. "Kırk gün kırk gece", "Kırk yılda...", "Kırk bir kere maşallah", "Kırk haramiler" gibi deyimlerimiz çokluktan kinayedir. Mehmet Akif Ersoy merhum, çokluktan kinaye, kırk Haçlı ordusu gelse bu iman kardeşliğiyle birbirine bağlı İslam ümmetini esir alamaz anlamında: "Bin parça olan vahdeti bağlarken uhuvvet, Görsen, ezelî râbıta bir buldu ki kuvvet: Saldırsa da kırk Ehl-i Salîb ordusu, kol kol, Dört yüz bu kadar milyon esîr olmaz, emîn ol." diyor. "Şarap (uyuşturucu her şeyi) içenlerin kırk gün namazı kabul edilmez" hadisini şerh edenler, " Allah'ın razı olacağı namaz olmaz, peygamberin sünnetine uygun değildir" anlamına geldiğini bazı ayet ve hadisleri delil getirmişler. Rabbimiz, "Görmedin mi Allah nasıl bir benzetme yaptı Güzel bir kelime (Kelime-i Tevhit), kökü (yerde) sabit, dalları gökte bir ağaca benzer." Rabbinin izniyle meyvesini her zaman verir. Öğüt alırlar diye Allah insanlara misaller verir." (İbrahim Sûresi, ayet 1424-25) İmanı bir ağaca benzetirsek amel, onun dalları ve meyvesidir. Meyvesini hamken yolmak veya dalını kırmak imanımıza zarar verir ama onu ağaç olmaktan çıkarmaz. Şeytan, secde etmediği için