Ayıya Dayı demeden Yola Devam

Dünyadan aldığımız ilk nefesle beraber ecelimize doğru yürüyoruz. Aldığımız her nefes içimizi ferahlatırken aynı anda nefes sayımızdan bir nefesi de eksiltiyoruz. Zaman israfı yapmamak, nefes alışverişimizi kâra çevirmek için attığımız her adım, hayır yolunda olsun. Baktığımız her göz atış, çevremizdekileri gözetmek, korumak ve kollamak için olsun. Deniz kenarında cankurtaran gibi, mahallede itfaiye eri gibi, çarşılarda ve sokaklarda yavrusunu kaybeden ana gibi, Kaybolmuş, günah deryasına gark olmuş, düşmüş kalkamamış, yolunu şaşırmış insanlara yol gösteren bir Müslüman olmaya gayret gösterelim. "Doğru olanı ben belirlerim" despotluğuna düşmemek için, bizi yaratanın doğrularına göre yaratılanlara muamele edelim. Tenimizi, tesettürle kapatırken, takva elbisemiz, görünmeyen elbise gibi giyilmeli ama takvamız, dilimizdeki kelimelerde, bakışımızdaki merhamet sızıntısında, alışımızda, verişimizde her halimizde sezilmeli. pushfn('ads'); Kibir, gösteriş, riya, şöhret hastalığının bulaşıcı kokusu, yaptığımız her türlü iyiliğe siner ve karşı tarafa itici gelmeye başlar. Bunlardan sakınalım. Bunları yapabilmek için nerede, neyi, nasıl, yapacağımızı Yaratan'ımızın kitabından ve onun örnek gösterdiği Sevgili Peygamberimizin hayatından öğreneceğiz. Bilmeden olmaz. Bilenin önünde, dağlar boyun eğer. Her nefeste ecelimize yaklaştığımızı hatırdan çıkarmazsak yolcu gibi davranır ve varacağımız yere göre hareket ederiz. Dünyamız, ahirette olmasını istediklerimizi kazanma yeridir. Bu yolculukta "ayıya dayı" demeden yürüyeceğiz. Gücümüzü kendimizden, dostlarımızdan değil, Yaratan'ımızdan alacağız. Sevgili Peygamberimiz, Mekke'de peygamberliğini ilan ettiğinde, batıda Roma İmparatorluğu, doğuda Pers İmparatorluğu, Afrika'da Habeş İmparatorluğu vardı ve onların korkusu hiçbir zaman yüreğine giremediği gibi, onları İslam'a davet eden mektuplar yazdı. Rabbimiz buyurur: "Allah, kuluna yeterli değil midir Onlar seni Allah'tan başkasıyla