Sinan Oğan'ın tavrı ve Kılıçdaroğlu siyaseti

Yedili koalisyonun cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, 14 Mayıs yenilgisini geçici de olsa atlatmak için hiç zaman kaybetmedi. Önce muhalif seçmenin sorgulamaması ve öfkesini kendisine yöneltmemesi için rotayı aşırı milliyetçiliğe kırdı. Elini masaya vurdu, "vatan" kavramını öne çıkardı ve yaklaşık 6 milyon Suriyeli sığınmacıyı da yeni düşman ilan etti. Böylece bir taşla birkaç kuş vurarak hem Sinan Oğan-Ümit Özdağ ikilisine selam yolluyor hem de öfkeli seçmenini diri tutmuş oluyordu. Tabii bu arada partisini de ihmal etmedi. Orada da CHP'lilerin yenilgiyi sorgulamamaları için kişileri şeytanlaştıran bir yöntem izledi. Herkes gecenin, yani yenilginin sorumlusu olarak Onursal Adıgüzel veya Tuncay Özkan'a saldırırken, siyaset mühendisliğiyle yenilginin asıl sorumlusu Kılıçdaroğlu'na soru sormak kimsenin aklına gelmiyordu. Operasyon en azından ikinci tura gitmek için yeterliydi. Ancak bütün bunlar bile CHP tabanındaki veya muhalefet seçmenindeki hayal kırıklığını gidermeye, gerçeğin saklanmasına yetmedi ki, Kılıçdaroğlu, yüzde 5.2 oy alan Sinan Oğan ve Ümit Özdağ ikilisinin açık desteğini istiyordu. Sokağın nabzını tutan Kılıçdaroğlu'na yakın bir CHP yöneticisi, buna ihtiyaçları olduğunu şöyle açıklıyordu: "Bizim seçmenin ve kadroların morale ihtiyacı var. Kimsenin artık ilkelere falan baktığı yok, şu aşamada oy da önemli ama oydan çok morale ihtiyacımız var." Nereden nereye... Yola "Gandi" olarak çıkan, bir Che Guevara bir "Dersimli Kemal" olan, sonra siyaset mühendisliğine soyunarak PKK-HDP çizgisine selam yollayıp "Rojava Devrimcisi" kesilen, yetmeyince Saadet Partililerin desteğiyle "Mücahit Kemal" rolünü üstlenen, o da kesmeyince rotayı "Bozkurt Kemal"e kıran Kılıçdaroğlu şimdi "moral" peşinde... Bu tablo bize Cumhuriyet'in ikinci yüzyılına, yani Türkiye Yüzyılı'na başlarken siyaset mühendisliğiyle bir yere varılamayacağını, CHP'nin ve öncülük ettiği muhalefetin başarısızlıklarının arkasında da bu gerçeğin yattığını gösteriyor. İşte 28 Mayıs seçimi, muhalefetin bu makûs talihini değiştiren, onları da vesayet zihniyetinden kurtaran bir seçim olacak. Bu gerçeği Sinan Oğan ve Ümit Özdağ'ın