Cehalet ve Cesaret

Câhil, cesur oluyormuş. Cehâlet, niteliksiz insanlarda güç zehirlenmesine, özgüven patlamasına, zafer sarhoşluğuna ve baş döndürücü ihtirasa yol açıyormuş.İlmin zıddı olan cehâlet, 'bilgisizlik' anlamının yanı sıra 'öfke, şiddet, saldırganlık, serkeşlik' gibi ahlâkî kötülükleri de ifade eden bir terim. 'Azgınlık, arzuların etkisinde kalma, hayvanî güdülere boyun eğme, barbarlık' anlamlarına da geliyor. Câhilin karşıtı, âlimden ziyade ihtiyatlı, ağırbaşlı, ahlâkı bütün, bugün müspet manada "medenî" denilen insanı ifade eden 'halîm'dir. Fıtratı gereği, insanın pozitif ve negatif duyguları sınırsızdır. Potansiyel olarak iyiliği de, kötülüğü de içinde barındırıyor. (Ahlâk-ı hasene ve ahlâk-ı seyyie). Zor olan imtihanı kazabilmek için, duyguları 'sırat-ı müstakim'de tutmak gerekiyormuş. "CAHİL CESARETİ" Justin Kruger ve David Dunning adında iki psikologun tespitleri ilginç: "Câhillik ve haddini bilmeme' niteliksiz insanlara müthiş itici bir güç veriyor! Cehalet, gerçek bilginin aksine, kişinin kendine olan güvenini artırıyor. Kifayetsiz muhterisler her zaman ve her yerde daha hızlı yükseliyor." Bazı tespitleri şöyle: Her şeyi en iyi kendilerinin bildiklerini iddia ederler. Her konuda uzman olduklarını varsayar ve her alanda pervasızca ahkâm keserler. Bilgiyi, bilge insanları, eğitimi aşağılamayı marifet sayarlar. Bunlar; ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler. Çünkü gerçek nitelikli insanların kalitelerini görüp anlamaktan acizdirler. Kendisine danışılmadan, hiç kimsenin hiçbir şeyi yapmasını istemezler. Her şeyde en önde bulunmak isterler. 'CÂHİLDİK VE MUTLUYDUK(!)' Küçücük başarılarını dünyanın en büyük zaferi gibi yansıtıp ortalığı velveleye verirler. Başarısız