"Bana Tılsımlar'ı gönder!"

Soruşturma, telefonda söylediği 'bana Tılsımları gönder' cümlesinin teknik takibe takılmasıyla başladı.. Ona 'akşam sohbete gel, orada alırsın' denilmişti.Sohbete gitmek için kapıdan çıkınca, görevliler onu alıp doğru karakola götürdüler. Zavallı Abdullah amca, sohbetin karakolda olacağını nereden bilebilirdi ki!.. Kendi halinde, halim selim bir adamdı Abdullah amca. Yaşını soranlara, -Hz. Peygamberin (asm) 63 yaşında vefatından kinaye- "haddi aştık evladım" derdi. Bu güne kadar karakolla, adliye ile işi olmamıştı. İnsanın yolculuğu devam ettiği sürece, önüne yeni duraklar hep çıkıyordu ve çıkacaktı. Şimdiki durağı ise karakoldu. Nezarethanede uzun süre kaldıktan sonra sorguya aldılar. Orada 'bana tılsımları gönder' demekle şifreli mesaj gönderdiğini(!) ve örgüt üyesi(!) olmakla suçlandığını öğrendi! 'Sohbet' de şifreyle örgüt toplantısı anlamına geliyormuş!.. Dilinin döndüğü kadar anlatmaya çalıştı: "Gazetedeki Tılsımlar Mecmuası'nın ilanını görmüştü. Kitapçı bir dostuna telefon edip istemiş, dostu da akşamki sohbet toplantısına gelirse orada alabileceğini söylemişti." Tevafuk bu ya; tılsım, lügatlerde "sır, gizli ve kapalı mana, muamma, bilmece" gibi anlamlara geliyordu. Olay bundan ibaretti, ama sorgu uzadıkça, onun anlatması da uzadı: "Üstad Bediüzzaman, 'Tılsımlar Mecmuası'nda din, iman ve Kur'ân'ın içindeki yüzlerce muammâ (anlaşılması zor sır) ve tılsımlarla ilgili keşiflerden bir kısmının beyan ediyordu. Risale-i Nur, Kur'ân ve Hadis-i Şeriflerdeki ince manaları ortaya koyarak, dinin yüzyıllar içerisinde bazı hikmetler gereği mana olarak kapalı kalmış, hatta tam keşfedilip anlaşılamadığı için kimilerince hücum ve inkâra da uğramış meselelerine tam bir açıklıkla izahlar getiren, Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat akidesini muhafaza eden muhteşem bir