Adalet rahat bırakılıyor mu

Minik bir ipucu: "Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz."Evet; Anayasanın 138. Maddesi böyle diyor. Peki... Sizce bu hüküm, bu gün gerçekten uygulanıyor mu Mecelle'de ise, hakimin vasıfları şu şekilde sayılır: "Hâkim; hakîm, fehîm, müstakîm, emîn, mekîn ve metîn olmalıdır." Hakim; bilgin, zeki, doğru, güvenilir, vakar sahibi, sağlam olmalıdır. Bir toplumda kimden ve nereden gelirse gelsin her türlü haksızlığa, yanlışlığa, zulme karşı çıkılıyorsa orada adalet şuuru gelişmiştir ve adil bir toplumdur. Gerektiğinde bedel ödemekten çekinmez. Adalet şehidi Hz. Hüseyin'e (ra); "Küfe'ye gitme. Küfe'liler sana ihanet eder, seni yarı yolda bırakır" dediklerinde: "Ben kimseye güvenip de yola çıkmıyorum. Büyük bir zulüm, büyük bir adaletsizlik var. Eğer ben bu yola çıkmasam korkarım ki; benden sonra kimse adaletsizliğe, zulme, haksızlığa başkaldırmaz. Adaletsizlikle savaşmaz" diyerek adalet-i mahza için canını feda etmekten çekinmedi. O gün mücadele öyleydi, bu gün hukukî zeminde mücadele edilmelidir. İnsanlar korku, gelecek endişesi, tamahkârlık, ırkçılık, nemelazımcılık, yükselme ve şöhret hırsı gibi 'desise-i şeytaniye' neticesi, adalete sahip çıkmayıp susarsa; boşluk kabul etmeyen kâinat zulüm ve haksızlıklarla dolar. Kâinat Sahibi'nin (cc) kahrını celbeder, musibetlerin gelmesine, şiddetlenerek devam etmesine kendi hatalarıyla fetva verir. Hal-i âlem buna şahittir. Her Cuma hutbede hatırlatılıyor: "Şüphesiz ki, Allah, size adâleti, iyilik yapmayı ve yakınlara bakmayı emreder. Hayasızlıktan, fenalıktan ve azgınlıktan