Rosa ve başarılı bir mücadele metodu

GÜNÜN TARİHİ 1 Aralık 1955ABD vatandaşı Rosa Louise Parks (1913-2005) isimli zenci kadın, 1 Aralık 1955 günü bindiği otobüsün alt-geri plandaki bölümünde kendilerine revâ görülen koltuğa oturdu. Aynı otobüsün imtiyazlı bölümde oturacak yer bulamayan bir beyaz adam da, zencilere ait tarafa geçerek Rosa'nın yerine oturmak istedi. Rosa, bu haksız ve bencilce davranışa boyun eğmeyip direndi. İş ciddiye bindi. Öyle ki, şoförün de ısrarına rağmen kadın direndi ve yerinden kalkmadı. Bu haklı ve asil tavrı sebebiyle, Rosa mahkemeye verildi. Garip ama gerçek şu ki: Mahkeme kararıyla tutuklandı ve hapse konuldu. İşte, bu adâletsizliğe haklı olarak isyan eden zenciler, ortaya takdire şâyan kararlı bir tavır koydular: Yıllardır itilip kakılan bu mağdur insanlar, tam bir yıl müddetle otobüslere hiç binmediler. Her yere, hatta kilometrelerce uzaklıktaki ev ve işyerlerine dahi yürüyerek gidip geldiler. Onların bu insanî tepkileri, nihayet bir yıl sonra meyvesini verdi. Federal Mahkeme, otobüslerdeki bu gayr-ı insanî ayrımcılığa son veren bir karar aldı. Ne var ki, benzer türden bir ayrımcılık yine aynı tarihlerde bu kez üniversitelerde ortaya çıktı. Beyaz ırktan olan eyalet valisi, zencilerin üniversitelere alınmaması yönünde bazı teşebbüslerde bulundu. Bu haksız ve hukuksuz muameleye karşı, bu kez başını Martin Luther King'in çektiği benzer bir direniş hareketi sergilendi. Tamamen müsbet hareket dairesinde ve kimsenin burnu kanamayacak bir metotla yürütülen bu şanlı direniş ise, 1964 senesinde netice verdi ve üniversitelerdeki ayrımcılığa da son verilmiş oldu. Uzun müddet insanca bir muamele görmekten mahrum bırakılan Amerika Birleşik Devletleri'ndeki siyahiler, ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadelede en büyük başarıyı ancak 1960'lı yıllarda sağlayabildiler. İlk başlarda köle, esir, mal gibi muamelelere tabi tutulan siyahiler, 27 Temmuz 1964'te ilk defa olmak üzere "Federal Mahkemeye başvurma hakkı"nı elde ettiler. Bu gelişme, ülke genelinde bir rahatlama sağladı, ayrıca nihaî zafere ulaşma noktasındaki ümit beklentilerini canlandırmış oldu. ABD'deki siyahiler, esasen insanî haklar noktasındaki mücadelelerini ekseriyetle demokratik tepkiler suretinde ve "müsbet hareket" metoduyla sürdürmeyi tercih ettiler. Bunda da hep başarılı oldular. Neticede, tâ 1960'lara kadar itilip kakılan siyahiler, müsbet davranışları sebebiyle 2000'li yıllarda,