Medenileşme seviyemiz

Modernleşme, medenileşme demek değildir. Hele, insan unsurunu, insanın saadetini merkeze alan İslâm medeniyeti hiç değildir.Evet, teknoloji sahasında ilerlemek de önemli, şüphesiz. Ama medenileşmenin, medenî insanlar haline gelmenin yegâne ölçüsü bu değil. Bu çağda medenî toplum olmanın en mühim ölçüsü, en öncelikli göstergesi, şeffaf demokrasi, hukukta eşitlik, adâletin işleyişi, temel insan hak ve hürriyetlerindeki durumdu; yani bu meyandaki ilerleme ve gelişmedir. Toplumların huzuru, güveni, mutluluğu bu insanî dairenin içinde mümkün olabiliyor ancak. Meseleye bu açıdan baktığımızda, ne yazık ki çok da iç açıcı bir tablo göremiyoruz. İşte hâl-i pürmelâlimiz: Yaklaşık bir buçuk asırdır "Demokrasi meydanı"nda boy göstermeye çalışan Türkiye, günden güne ilerleme kaydedeceğin, son çeyrek asırdır maalesef hiç de iyi bir sınav veremiyor. Misâl: hak, hukuk ve adâlete yaslanmak yerine, kuvvete, şiddete ve siyaset topuzuna daha ziyade itibar edilir bir hale gelindi. Kezâ, temel insan hak ve hürriyetlerine ağırlık vermek yerine, bu temel insanî hakları basite alan, kanallarını daraltan, yer yer kökten kaldırtan politikalara perestiş edilmeye başlandı. Özetle, adâlet dairesindeki kanunlar manzumesini herkes için eşit hale getirmek yerine, farklı fikir, hele ki karşıt görüş sahipleri için bu kanunlar adeta "cezâlar manzumesi"ne dönüştürüldü. İş bu noktaya gelince, mesele böyle bir hâl alınca, haliyle insanlarımız tedirgin oluyor. Bu durumda, kimse kendini güvende hissetmiyor. Dolayısıyla, orta yerde vahim bir durumun varlığı hissediliyor. Evet, fikir ve siyaset mesleği ile uğraşanlara ciddî baskılar uygulandığını yakînen görüyor ve yaşıyoruz. Öyle ki, kültür ve san'atla uğraşanlar bile, tepedeki zevâta yaranamadığı takdirde, mesleğini sürdüremez bir hale geliyor. Adeta tecrit ediliyor. Dahası, yerli üretim ve ticaretle uğraşanlar bile, siyasetin acımasız dişlileri arasında mengeneye sıkışmışcasına, artık ne yapacağını kestiremez bir duruma geliyor. Gerçekte "çare mercii" olması gereken siyaset kurumu ise, ne yazık ki çare üretemez bir tarafgirlik kulvarına girmiş bulunuyor. Bu durumda, yatırımcılar ve iş sahipleri güven içinde nasıl iş yapsın, nasıl yatırıma yönelsin... Bu feci ve âkıbeti meçhûl hale gelinmesinin en önemli bir sebebi, yüz elli yıldır ara ara yükselen demokrasi çıtasının, son dönemde bizzat siyasilerin marifetiyle aşağılara doğru çekilmeye