Diplomasi amatörlük kaldırmaz, ustalık ister

Komşu ülke Suriye ile 20 Ekim 1998'de yapılan Adana Mutabakatı, hiç tereddütsüz bir diplomatik başarıdır.Daha çok Türkiye'nin güvenliğini esas alan bu mutabakatın, özellikle Rus lider Putin tarafından bizim siyasilerimize hatırlatılması, son derece düşündürücü bir nokta. Evet, iki komşu ülke arasındaki bu hayatî mutabakat, Ocak 1919'da Moskova'da yapılan Erdoğan-Putin görüşmesinde gündeme getirildi. Putin, bu mutabakatın esas alınarak Türkiye ile Suriye hükümetleri arasında yıllardır devam eden gerginliğin ve bozulan ilişkilerin yeniden düzene girebileceği yönünde bir hatırlatmada bulundu. O görüşmeden sonra konu bir süre gündemde tutulmaya çalışıldı gerçi. Ne var ki, devamı getirilmediği gibi, bunun gereği de yapılmadı. Bu sebeple, Şam hükümeti ile on yılı aşkındır süre gelen diplomatik kopukluk sonlandırılamadı. Şimdilerde ise, hem Mısır hükümeti, hem Suriye hükümeti ile yeniden sıcak temaslar kurularak aradaki soğukluğun-kopukluğun giderilmesine çalışılıyor. Buna Kahire hükümeti temkinli yaklaşırken, Şam yönetimi ise, Türkiye'deki seçim sürecini de gerekçe göstererek görüşme kapısını şimdilik açmak istemiyor. Gerek Mısır ve gerekse Suriye yönetimi ile şimdiye kadar yapılan girişimler pek ciddi, samimi ve güven verici bulunmamakla beraber, gelişmelerin yine de hayırlı neticeler hasıl etmesini diliyoruz. Mevcut siyasî iktidarın temsilcileri, darbeci Mısır yönetimi ve sivil halkı katleden Suriye yönetimi hakkında yıllardır söylemedikleri söz, yapmadıkları hakaret kalmadı. O itici beyanları burada sıralayarak hatırlatmaya bile gönlümüz razı değil. Zira, taraflara zarar veren geçmişin menfiliklerini tekraren nazara vermenin bir faydası yok. Bununla beraber, fayda verecek bazı hatırlatmalarda bulunmanın zamanlama itibariyle gerekli olduğuna inanıyoruz. Şöyle ki: On yılı aşkın süredir konuyla ilgili yaşananlar gösterdi ki, dahilî siyaset sebebiyle komşu ve kardeş ülkelerle irtibatı kesmenin bize ve onlara herhangi bir faydası yoktur. Zararı ise çoktur. Zira, araya hemen ecnebiler giriyor ve hasıl olan boşluğu bizim zararımıza ve fakat kendi menfaatleri doğrultusunda doldurmaya yöneliyorlar. Nitekim, geçen süre içinde bu acı gerçeğe bütün çıplaklığı ile şahit olduk: Mısır, Türkiye'nin zararına