Anne babaya şefkat

Anne-babaya itaat İslamiyet'te nasıl yer alırBunun için şu ayet-i kerime bize rehber olabilir: "Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anne-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara (köle, cariye, hizmetçi ve benzerlerine) iyi davranın. Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez." (Nisa 36. ayet) İslam'da Allah'a ve Hz. Peygamber'e (asm) itaatten sonra ana-babaya itaat gelir. Niye Çünkü annelerimiz ve babalarımız varlık sebebimizdir. Maddî ve manevî hayatımızı inşa eden kişilerdir. Özellikle anne yüreği ve kucağı, çocuk terbiyesinin yapıldığı muhteşem bir dershane sayılmalıdır. Bu konuda Üstad Bediüzzaman şunları söylüyor: "Seksen bin zatlardan ders aldığım halde, kasem ediyorum ki, en esaslı ve sarsılmaz ve her vakit bana dersini tazeler gibi, merhum validemden aldığım telkinat ve manevi derslerdir ki, fıtratımda, âdeta maddî vücudumda çekirdekler hükmünde yerleşmiş." (24. Lem'a 1. Nükte) Bundan anlamalıyız ki, aile yuvaları, çocukların geleceğini şekillendiren ilk eğitim müessesesidir. Dolayısıyla anne-babaların, evlâtları üzerindeki hakları sayılamayacak kadar çoktur. Üstad Bediüzzaman 21. Mektup'ta şöyle diyor: "Evet, dünyada en yüksek hakikat, peder ve validelerin evlâtlarına karşı şefkatleridir.