Aradaki cam

BİR araştırma okudum ve dünyam değişti. Meğer sınırlarını zorlamalıymış insan, zincirlerini kırmalıymış. Hepimiz kurduğumuz ufak ve sınırlı dünyalarda yaşayan minik yaratıklarız. Mutlu olmayı başarabilenler, kabına sığmayanlar sadece. Amerika'daki Woods Hole Osinografi Enstitüsü'nde bir deney yapılmış. Bir akvaryumu camla ortadan ikiye bölmüşler. Olmuş iki akvaryum. Peki ya sonra Sonra bir tarafa yırtıcı barrakuda balığını koymuşlar, diğer tarafa da gariban dubar balığını yerleştirmişler. Bu arada hemen belirteyim, barrakuda bizim denizlerimizde pek sık rastlanan bir cins değil. Daha ziyade okyanuslarda yaşıyor. Bence köpek balığından daha tehlikeli. Nedenine gelince, insanı bir lokmada yutmuyor, küçük küçük lokmalar halinde tadına vararak yiyor. Tam bir 'gurme' anlayacağınız. Neyse, konuyu dağıtmayalım, dubarıyı gören barrakuda ağzının suları akarak o yöne doğru hamle yapmış. Tabii kafayı aynen cama vurmuş. Birkaç denemede daha bulunan barrakuda, kafayı gözü dağıtmış. Ne yaptıysa dubara ulaşıp afiyetle yiyememiş. Sonunda bakmış ki bu iş olmayacak, ava gittikçe avlanacak, bırakmış macerayı. Araştırmacılar daha sonra aradaki cam engeli ortadan kaldırmışlar. Bizim barrakuda engel kalktığı halde dubaraya hiç saldırmamış. Bu hadiseden sonra barrakuda sınırlarını öğrenmiş ve haddini bilmiş. Aslında kendimizi araştırmada kullanılan barrakuda balığına benzetebiliriz. Bir şeye karar veririz, iştahımız kabarır ve onu elde etmek isteriz. İlk denemelerimizde başarısız olabiliriz. Belki daha sonraki denemelerde de... Ama bir gün o arzuladığımız şeye ulaşacak gücümüz ve imkanımız olduğu halde ve belki engeller de ortadan kalktığında, sadece umutlarımızı yitirdiğimiz ve hayal kırıklığına uğradığımız için vazgeçeriz. Ne kötü değil mi Küçük bir çocukken bize çok kötü resim yaptığımız, asla ressam olamayacağımız söylenir belki. Resim yapmayı sevdiğimiz halde bu sevdadan vazgeçeriz. Ya da şarkı söylemeyi denesek sesimizin ne kadar bet olduğundan söz eder, umutlarımızı kırar bazıları... Böylece sınırlanır kalırız. Ben resim yapamam, şarkı söyleyemem, basket