Tevazu

Tevazu, bencilliği, egosantrik tutku ve yaklaşımları minimize eden ahlaki kazanımdır.O, nefsin, terbiye maksatlı müdahalelere verdiği pozitif tepkiyi işaretleyen, doğallaşmış, sıradanlaşmış, olgun, yetkin, mükemmel davranışlar bütünüdür.İman gerçeğini özümsemiş bulunmaktan kaynaklananmahviyet merkezli düşünce,niyet ve yönelişlerin başkacahariciuyarıcıya ihtiyaç hissetmedenkendi tabii mecrasında fiiledönüşme, hale bürünme keyfiyetidir. Tevazu, kendini tanıma vesilesiyle elde edilen Rabbini bilme konumunun, Rabbini tanımak sonucunda elde edilen kendini bilme ile tamamlanması neticesi insan mahiyetindehasılolan hummalı marifet şuurunun daim edebe intikali hadisesidir. Tevazu, bildikçe, O'nu hakkıyla bilemediğini, kullukta derinleştikçe O'na yakışır kullukta bulunamadığını itiraf ile kıvama eren iki büklüm, münkesir yaşam biçimidir. Her hata, günah ve yanlışın ardından silkelenip kendine gelişte, hakka, doğruya ve tövbeye yönelişte tevazuun payı büyüktür. Affediş, yarısıyla nedamete karşılıktır, diğer yarısıyla da mahcubiyete hürmettir. Nedamet, ihsasların vicdana teslimiyeti, bir intibah, bir uyanış feveranıdır. Mahcubiyet, mahşer çağrışımıyla sırılsıklam terlemek kefaretidir. Tevazuun olmadığı yerde her iki değerlerden de bahsetmekimkânsızdır. Tevazu büyüklük alametidir. Başkalarının perspektif ve değerlendirme çerçevesine uyum adına, kameti uzun gelenler eğilmek, kısa olanlar ise parmakları üzerine dikilmekve mümkün mertebe boyunlarını dik tutarak uzun görünmek durumundadır. Tekebbür,büyüklenmemaskara eden zaaf; tevazu, alçakgönüllülük, saygı uyandıran asalettir. Bütün yaratıkları kuşatıcı yönüyle tevazu, kozmik denge,evrensel disiplindir.Güç ve kuvvetçe üstünlüğü elinde bulunduran nice varlığın kendisinden kat kat zayıf,küçük varlıkların emrine girmesi vakası bunun reel göstergesidir. Daha makro ölçekte mukayese aranılacak olursa, koca dünyanın "uysal