Kalbimiz nerelerde

İman, kalp ile tasdik, dil ile ikrardır. Dil ile ikrar, İslam'ın bütün esaslarının beden diliyle ifadesi demektir. Yani, beş vakit namazı vaktinde eda etmek, oruç tutmak, zekat vermek, hacca gitmektir. Kitap ve sünnetin sabit değerlerine fiilen uyumlu davranmaktır. Güzel ahlakı, bir bütün halinde yaşamak, yaşatmaktır. Cihat şuurunu sürekli zinde tutmak, dünyeviliğe meyil etmeden zafer kovalamaktır. Bir de kalbin bütün meyillerini ahirete dönük hale getirmektir.

Bunlar yapıldığında kalp, imanı gerçek olarak tasdik etmiş olur. İkrarın kuvveti ve tasdikin gücü nispetinde de insan manevi terakkide mesafe kat eder, kalbin mertebelerinde yolculuğunu sürdürür.

İmanı ve salih amelleri ilmelyakin mertebesinde olanların kalbi, "Kalb-i Selim" dir."O gün ne mal fayda verir, ne de evlat.Ancak Allah'ın huzuruna kalb-i selimle gelenler kurtulur!" (Şuara, 88-89) ayeti bu kalbe işaret eder.

İman ve salih amelleri aynelyakin mertebesinde olanların kalbi, "Kalb-i Mutmeindir." Kim iman ettikten sonra Allah'ı inkâra saparsa -kalbi imanla mutmain olduğu halde baskı altında kalanın durumu müstesna olmak üzere- kim kalbini inkâra açarsa işte Allah'ın gazabı bunlaradır; bunlar için çok büyük bir azap vardır." (Nahl, 106) ayetinde işaret edilen kalb-i mutmein ifadesi bize kalbin bu mertebesini söyler.

Yine Hz. İbrahim ile ilgili şu ayette de kalbin bu derecesine işaret olduğu açıktır:

İbrâhim "Rabbim! Ölüleri nasıl diriltiyorsun, bana göster!" deyince, rabbi "Yoksa inanmıyor musun" demişti. O "Hayır inanıyorum, fakat kalbim mutmein olsun diye" cevabını verdi. Rabbi "Kuşlardan dört tane al, onları kendine alıştır, sonra (parçalayıp) her bir tepeye onlardan bir parça bırak, sonra onları çağır. Koşarak sana gelecekler ve şunu bil ki, Allah hep galiptir ve hikmet sahibidir" buyurdu. (Bakara, 260)

"Dikkat edin, kalpler ancak Allah'ı zikir ile mutmain olur" (Ra'd, 28) ayeti de bize bu kalbi talim eder.

İman ve salih amelde hakkalyakine ulaşmış kulların kalpleri ise, "Kalb-i Müemmen" emniyete, güvene alınmış kalptir. Buna kalb-i münşerih, inkişaf etmiş, açılmış kalp de dememiz mümkündür.

Mûsâ "Rabbim!" dedi, "Gönlüme inşirah, ferahlık ver." (Taha, 25)

"Senin kalbini açıp genişletmedik mi "( İnşirah, 1) ayetleri söz konusu kalbi anlatır.

Kalbin bir başka mertebesi ise "Kalb-i münevver" dir. Yakin nuruyla yıkanmış, masivadan tamamen arınmış, sonra iman-ı billah, marifetullah, muhabbetullah nurlarıyla doldurulmuş, üzerine nur-u Muhammedi, ardından da Nur-u Kur'an inmiş ve hepsi de yine yakin nuruyla ebediyet üzerine mühürlenmiş kalp.