Seçimi kazansaydılar "demokrasi galip geldi" başlıklarıyla kutlama yapacaklardı. Sıcağı sıcağına kimi asıp kimi sağ bırakacaklarına da o arada karar vereceklerdi. Ne var ki başarısız oldular, kaybettiler. Daha önceki seçimlerde olduğu gibi yine yenildiler. Sebebi açık; millete güven veremediler. Ayrıca, zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliği karşısında şansları da yoktu. Tam seçim dönemi geride kaldı, derken; muhalif seçmenin "yenilgi sendromu"yla uğraşmak zorunda kaldık. Millet ittifakı siyasetçilerine yenilginin verdiği bir dinginlik hakim. Sessiz sedasız yeni tezgahlar kurmaya çalışıyorlar. Fakat, muhalif seçmen üzerinde yarattıkları tahribat hastalıklı bir şekilde, sosyal yaşamı zehirlemeye devam ediyor. Demek ki, "yüzde 60'lı geliyoruz"un zehri bir günde çıkmıyor. Yaşadıkları ülkeyi ve insanlarını küçümseyen, aşağılayan, hor gören ve yenilginin verdiği öfkeyle millete, onun değerlerine nefret saçan azımsanmayacak sayıda tehlikeli bir güruh var. İşte bu kesim, "sosyal provokatör" olarak günlük hayatı ve insan ilişkilerini tehdit ediyor. Sosyal medyayı kirlettikleri yetmiyormuş gibi otobüste, tramvayda, metroda, sokakta, her yerde bunların saldırganlıklarından geçilmiyor. Ne ara bu kadar faşist oldunuz Bu asabiyetin bir seçim kampanya süresine sığması da mümkün değil. Bir evveliyatı olması lazım. Sözde "demokrasi cephesi" olarak kendinizi tarif ediyordunuz. Otoriterliğe karşıydınız. Sınır tanımaz bir özgürlükçüydünüz. Çok kültürlülüğü,