Yetersizlik ve bağımlılık şeması

Değerli okuyucular, her insan, çocukluğunda sevginin beş temel öğesini hayatta kalmak, güvende hissetmek, tek başına yetebilmek için ebeveynlerinden almak zorundadır. Bu beş öğe; ebeveynleri tarafından dikkate alınmak yani varlığının kabul edilmesi, sevilmek, takdir edilmek, şefkat görmek ve kendini rahatça ifade edebilmektir. Kişiler, alması gereken ihtiyaçlarını eksik aldığında, onun hayatını olumsuz yönde etkileyecek şemalara sahip olmaya başlar. Şemalardan biri olan bağımlılık ve yetersizlik şemasında kişi, hayatını tek başına sürdürmekte zorlanır, hayatıyla ilgili önemli kararlar almakta sıkıntı yaşar. Aldığı kararın hatalı olduğunu düşünür, bir şeye karar verirken önemli gördüğü kişilerin onayını almak ister. Beklenmedik bir durumda ani karar vermesi istendiğinde çaresizlik ve kaygı yaşar. Bazen kişiler, tek başına bir işi başlatamazlar. Bağımlılık şemasının temel düşüncesi; "Beceriksizim bu yüzden başkalarından onay ve destek almaya ihtiyacım var. Tek başıma hareket edemem" dir. Bu yüzden iş yerinde patronu tarafından ek bir performans görevi verildiğinde panik yaşar, sorumluluğu almamak için yoğun çaba sarf eder. İş yerinde en küçük bir engellenme yaşadığında veya işler ters gittiğinde kolayca pes eder. Duygularını düzenlemede ve sakinleşmekte mantıklı düşünmede zorluk yaşar. Çalışma ve özel hayatında kendinden daha akıllı ve başarılı olarak gördüğü insanların onayına ihtiyaç duyar. Bir hatası olduğunda bunu büyütür, çabuk hayal kırıklığına uğrar, başarılı olduğunda da "Ne var bunda, bu görevi herkes başarır, bu iş zaten çok kolaydı" diye düşünür. Suat bey 35 yaşında, evli ve bir kız çocuğu babasıydı. Danışmanlık merkezine, kendini başarılı olarak hissetmeme, kendine güvensizlik, çekingenlik, hakkını savunamama, kilolu olma gibi sorunları için başvurdu. Bir kurumda muhasebeci olarak çalışıyordu. Bankada çalışırken, müdürü onu görüşme için çağırdığında, kalbi çok hızlı atmaya başlamış, eli ayağı boşalmıştı. Sanki, kendisine verilen görevle ilgili bir hata yapmış da müdürü onun için kendisini çağırmış gibi hissetti. Müdürüyle konuşma sırasında çok gergin ve stresliydi. Müdür, ona işiyle ilgili, çok küçük bir uyarıda bulundu, bu uyarıyı onu kırmadan, uygun bir dille söyledi. Ancak, Suat Bey, odadan çıktıktan sonra kendini üzgün yetersiz, sıkıntılı hissetti. Terapi seansında serbest çağrışım yoluyla, yetersizlik ile ilgili zihnini serbest bırakıp aklına ne gelirse gelsin paylaşması istendi. Suat beyin aklına kendini yetersiz hissettiği çocukluğundan bir sahne geldi. Bu sahne şöyleydi; İlkokulda okurken, okuldan gelip babasına öğretmeninin verdiği bir ödevle ilgili kâğıdı göstermişti. Babası, kendisine "Öğretmenin sana bu notu vermiş, ödevini beğenmiş ama, şurasını şöyle yapsan daha iyi olurdu. Ben senin gibiyken, derslerim çok daha başarılıydı " demişti. Yani, baba, çocuğunun, kendisi tarafından onaylanmak, takdir edilmek ihtiyacını karşılayamamıştı. Suat bey bu sahneyi anlatırken göz yaşlarına boğuldu ve babasına karşı öfke hissetti. Seansta, danışanın babasıyla ilgili bu olumsuz