Psikoterapilerde bütüncül yaklaşım

Selma Hanım 40 yaşında, bekar, üniversite mezunu, öğretmen bir kişiydi. Danışmanlık merkezine başvurma nedenleri, stresli olma, baş ağrısı, kaygı, panik duyguları, sürekli geçmişi düşünme, geçmişte olan şeyler için kendini suçlama, mükemmeliyetçilik, çok aşırı düşünme, ilişkisinde zorluk yaşama gibi nedenlerle psikolojik destek almaya gelmişti. Annesiyle ve kız kardeşiyle beraber yaşıyordu. Babası iki sene önce kanserden ölmüştü. Selma Hanım da babasının ölümünden sonra panikatakları başlamış ve bu nedenle psikiyatriste gitmişti. Doktorun verdiği ilaçları kullanmış, ancak tam olarak düzelememişti. Selma hanımın hayatında bir seneden beri görüştüğü biri vardı, onunla da bazen ayrılıp, tekrar barışıyordu. Görüştüğü kişi, statü yönünden çok daha üstün bir meslek ve işte çalışıyordu. Selma hanıma, kendini yetersiz hissettirici bazı davranışlarda bulunuyordu. Onun her şeyine karışıp, hayatını kontrol etmek istiyordu, kendisini eleştirirken bazen kırıcı olabiliyordu ve onu hep güçlü, mükemmel görmek istiyordu. Danışanım, bi kişiyi çok seviyordu, ancak onunla evlilik hayatında tam olarak mutlu olamayacağını biliyordu, ancak buna rağmen vazgeçemiyordu. Ondan hep ilgi ve öncelik bekliyordu. Telefonda, ona geç mesaj yazsa veya hemen dönmese kendini çok değersiz ve sıkıntılı hissediyordu. Selma hanımla yapılan seanslardan birinde babasından bahsederken, evlilik planları yaptığı kişiyle babasının çok benzer bir karaktere sahip olduğunu fark etti. Babası da, danışanım olan kızından çok şey bekliyordu, onu başarılı olamadığında acımasızca eleştiriyordu. Danışanımın babası da kendini beğenen, özgüvenli ve hata arayıcı biriydi. Yani, Selma Hanım, bilinçdışı süreçlerin etkisiyle, babasına olan tüm duyguları evlenmeyi düşündüğü kişiye transfer etmişti. Zaten bu yüzden, onu ilk gördüğünde tanımadan bir anda aşık olup, ona karşı çok güçlü duygular hissetmişti. Selma hanımın babasıyla ilgili çözemediği, yarım kalan olumsuz erken çocukluk yaşantıları vardı. Yani danışanım, şaşırtıcı bir şekilde babasına benzeyen bir erkeği hayatına çekmişti ve babasından alamadığı duyguları, ilgiyi, takdiri bu kişinden bekliyordu. Canı yandığında veya sınırlarına müdahale edildiğinde ayrılmayı düşünse bile, bilinçdışı olarak, ondan koparsa sanki babası onu terk etmiş gibi büyük bir boşluğa düşüyordu. Tabii ki bütün bunlar bilinçdışı süreçlerdi, danışanım böyle bir şeyin farkında değildi. Değerli okuyucular, yaşamımızda 80 bilinçdışı zihnimizle, 20 bilinçli zihnimizle olaylar karşısında çeşitli duygular hissedip,