Ne istediğini bilmeyen Türkiye mi, Amerika ve Avrupa mı

Diplomasinin duayen isimlerinden emekli büyükelçi Yalım Eralp'i kocaman papyonları, rengârenk fötr şapkaları ve piposuyla olduğu kadar elinde dürbünüyle hemen önündeki sehpa üzerinde duran dünya küresine bakarken verdiği pozla hemen hepimiz biliriz. Eğitim, birikim ve tecrübe düzeyi oldukça yüksek bir isim olan Eralp'in ekranlardaki konuşma tarzı ve gazete köşelerindeki üslubu son derece basit nükte ve kıyaslarla doludur genellikle. Türkiye'nin bölgesel gelişmeler karşısındaki tutumunu Batı ama özellikle Amerika ve İsrail perspektifiyle değerlendirmekle maruf duayen büyükelçi Yalım Eralp'in İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya üyelik süreci bağlamındaki değerlendirmelerini okuyunca da tabii ki hiç şaşırmıyorsunuz. Çünkü "ilim ve sanat" olarak nitelediği diplomasiyi malum gerekçelerle Türkiye'yi Batı'ya daima teşne ve uydu pozisyonda değerlendirmeyi bir marifet sayıyor. Aynı Plak ve Aynı Şarkı Bizzat İsveç ve Finlandiya mevcut pozisyonlarından geri adım atmak için türlü fırsatlar kollar ve aracılar ararken, NATO Genel Sekreteri Stoltenberg Türkiye'nin taleplerine destek verip, İsveç ve Finlandiya'yı sorunun çözümü için hızlı olmaya davet ederken Eralp durumu son derece keskin ithamlar eşliğinde şöyle tanımlıyor: "Türkiye, Rusya'nın NATO içindeki adamı gibi görünüyor." Kraldan fazla kralcılık içeren propagandif söylemler "Türkiye, NATO konusunda Batı'ya şantaj yapıyor" gibi son derece çirkin ve ilzam edici cümlelerle hakikate adeta takla üstüne takla attırılarak devam ediyor. Fakat bir yere geliyor ki, iş oryantalist bakışın bütün çıplaklığıyla zuhur ettiği o akıldışılık ve aklı ermezlik isnadına kadar varıyor. Meğer "Türkiye, oyuncakçı dükkânına girip ne alacağını bilmeyen bir çocuğa benzetiliyor"muş aydınlanma ve ilerlemenin merkezi Batı'da. Aşağılık kompleksinden ötürü çizilmedik, bükülmedik yeri kalmayan o plak hâlâ takıldığı yerde öylece duruyor: "Türkiye davasını Batılılara iyi anlatamadı." İçeride hayat pahalılığı, yükselen işsizlik, gıda ve gayrimenkul fiyatlarındaki önü alınamayan tırmanışla mücadele eden Türkiye'nin dış politikada da zorlu problemlerle yüz yüze olduğu bir dönemdeyiz. Türkiye'nin bir tarafta erken ve kolay bir zaferle Doğu Avrupa'nın kapılarını açmak üzere işgale giriştiği Ukrayna'da uzun ve yıpratıcı bir savaşa saplanan Rusya'yla birçok kritik hesabı var. Türkiye'nin diğer tarafta NATO'yu olabildiğince hızlı genişletmeye, Rusya ile arasını iyice açıp. Avrupa Birliği'ni