Amerika ve Rusya'yla ne kadar aynı, ne kadar karşı safta

Ankara-Washington arasındaki ilişkilerin birbiri ardına eklenen kriz noktalarıyla adeta kopma ve çatışma sürecine doğrulduğu bir vasatta G-20 Zirvesi'nde gerçekleşen Erdoğan-Biden mutabakatıyla biraz esneme ve yumuşama eğilimine girdi. Şimdi Erdoğan-Biden mutabakatının bir adımı olarak "iki ülke ilişkilerini ilgilendiren tüm konuların görüşüleceği ortak mekanizma" için 2021'in son günü Türkiye tarafından bir adım atıldı. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın Şikago'da Türkiye-Amerika ilişkileri ve diğer uluslararası ilişkiler üzerine yaptığı değerlendirmede yeni bir sayfa açılabilmesi ancak Türkiye'nin tehdit algısı ve güvenlik stratejisine uygun adımlar atılmasına bağlandığı tekrar tekrar vurgulanıyor. Beklenen adımlar sır değil zaten. PKK-PYD'ye verilen devasa destek meselesinden savunma sanayine ilişkin Amerika tarafından işletilen açık-örtülü ambargoya kadar uzanıyor. Gerilim Alanları Genişliyor ve Derinleşiyor Gerilim ve çatışma alanları sadece Türkiye'nin sınır sorunlarıyla alakalı değil elbette. Mesela Türkiye'nin Doğu Akdeniz, Suriye ve Dağlık Karabağ gibi Afrika'nın içlerinde Etiyopya'da aldığı pozisyonla da Amerika için açık bir tehdit oluşturduğu resmen ilan ediliyor. Henüz geçtiğimiz hafta Reuters'in "konuya vakıf kaynaklar"a dayanarak geçtiği haberde Eritre ve Sudan'a sınır olan Tigray bölgesindeki isyanın bastırılmasında Türkiye'nin oynadığı rolden Washington'un duyduğu derin kaygılar işleniyordu. Aynı haberde Afrika'daki en kanlı savaşlardan biri olarak kabul edilen çatışmada Amerika'nın Etiyopya hükümetine silah ambargosu uyguladığı fakat Addis Ababa hükümetinin bu engeli Türkiye'den aldığı İHA-SİHA'lar aştığı da vurgulanıyor. Bizzat Amerikalı özel temsilci tarafından Türkiye'ye yapılan ziyarette, "Etiyopya'da silahlı insansız hava aracı kullanıldığı ve bunun sivillere zarar verme riskine dair raporları gündeme getirdiği" vurgulanıyor. Evet, sivillere zarar verildiği veya katliam yapıldığı değil "sivillere zarar verme riski" üzerinden işletilmek istenen baskı mekanizmasına bakar mısınız Irak, Suriye ve Afganistan'da giriştiği tehcir, katliam ve yıkımlara dair ciddi hiçbir özür ve yargılama mekanizması işletmemiş Amerika şimdi "sivillere zarar verme riski" bağlamında güya hassasiyet yükseltiyor. Etiyopya'daki diğer yıkıcı aktör Mısır'ın da kaybına dikkat etmekte fayda var. Çünkü Nil Nehri üzerine Etiyopya'nın doğal olarak baraj kurma, hem içme suyu hem de tarım alanlarını sulamak üzere geliştirdiği yatırımları sabote etmek isteyen Sisi cuntası, Tigray Halk Kurtuluş Cephesi'ni çok boyutlu desteğiyle kanlı bir tehcir ve isyan hareketine teşvik edip destekledi. Defalarca Addis Ababa Hükümeti tarafından isyancılara silah desteği vermekle suçlanan Sisi cuntası kısa bir zaman dilimi içinde 50 binden fazla insanın ölümüne yol açan savaş sahasından nihayet mağlup ayrılıyor. Dağlık Karabağ'ın işgalden kurtarılma sürecinde, Kuzey Irak ve Suriye'nin kuzeyinde, Libya'da Trablus hükümetine yönelik darbenin savuşturulmasında ve son olarak Etiyopya'da Amerika-Mısır