Devletlerin çıkarları insanların ilkeleri

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Sisi ile tokalaşmasından beri zihnim durmadan bu konuyu tartışıyor. Devletlerin çıkarlarıyla, insanların idealleriilkeleri arasında sıkışmış bir durumdayız. Buradan nasıl çıkacağız, işte bunu samimi biçimde tartışmak niyetindeyim. Ne bu fotoğraf üzerinden iktidarı mahkum etmek ne de aklamak istiyorum. Kişisel hissiyatımı paylaşmak, sorular sormak ve bu meseleyi anlamak istiyorum. Zira çevremde benim gibi bu ikilemden ve sıkışmışlıktan kurtulmak isteyen çok sayıda insan olduğunu görüyorum. DEVLETİN MEŞHUR ÇIKARLARI Bu meşhur sözü başımıza bela eden, İngiltere'nin eski Başbakanı Lord Palmerston'dur. (1784-1865). Genelde Churchill zannedilir ama değil. "İngiltere'nin ebedi dostları ve düşmanları yoktur, değişmez çıkarları vardır". O dönemin süper gücü olarak diplomaside kuralları belirleyen ülke İngiltere olduğundan bu söz de bir kural haline geldi. Bu sözü neden sorgulamıyorsak onu da anlamış değilim. Son derece pragmatist, ahlaki kurallardan yoksun ve ilkesiz gelir her zaman bana. Bu kural nedeniyle dünyada diktatörler, darbeciler, katiller, yolsuzluk içinde olan insanlar iktidarlarını sürdürebildi aslında. Çünkü büyük devletler Ruanda'da soykırım yapmış bir katille işbirliği yapmayı, "devletin çıkarları" kuralı gereği meşru görür. DEVLETLERİN AHLAKİ DEĞERİ OLMAZ MI "Devletin dostları, ahlaki değerleri ve ilkeleri vardır" demekten yanayım. Romantik bir idealist ilke gibi görünüyor değil mi Acımasız siyasetin, vahşi uluslararası ilişkilerin olduğu bir ortamda tabii öyle görünecektir. AK Parti kurucu kadrolarının devletin çıkarlarıyla, kendilerinin idealleri arasında sık sık açmaza girdiğini hep gördüm. Ben de uzun yıllar bu açmazın, dilemmanın içinde yaşadım. Tüm dünyada, devletlerin çıkarları için nasıl da bütün ilkelerinden vazgeçtiklerini, yeminlerini bozduğuna da şahit oldum. Lakin "devletin çıkarları" kuralı dünyayı daha mı mutlu yapıyor, daha mı mutsuz Bunu hiç sorguladık mı Devletin çıkarlarının bir sınırı yok mudur mesela Ya da sınırlayıcı bir etik kural koymayacak mıyız Devletlerin "rutin dışı" faaliyetleri de bu kuraldan beslenir. İstihbarat örgütlerinin yaptığı örtülü darbeler, askeri ihtilaller, suikastlar, terör olayları hep "devletin çıkarları" bahane edilerek icra edilmiştir. Peki insanın çıkarları için her şeyi yapması meşru ve ahlaki değilse, devletlerin nasıl meşru olabilir Olmamalı değil mi. Lakin sahada durum böyle işlemiyor. BAŞKASININ KOYDUĞU KURALA DİRENMEK Durumumuzu şuna benzetiyorum: Dünya futbol şampiyonasına katılmak istiyorsanız FIFA'nın koyduğu kurallara uymak zorundasınız. Ofsayt benim prensiplerime aykırı diyemiyorsunuz. Kapitalist finans sisteminin parçası olup, faiz konusuna itiraz etmek de benzer