Muhabbet ve şûrâ

Üstad Bediüzzaman'ın 2. Meşrutiyet döneminden itibaren meşverete yaptığı kuvvetli vurguları biliyoruz.Üç temel esasından birini "meşveret" olarak tarif ettiği meşrutiyeti bu cihetiyle Kur'an'daki şûrâ ayetlerinin tecellîsi olarak nitelemesi bunun örneklerinden sadece biri. Risale-i Nur hizmeti yeni talebelerin iştirakiyle gelişip daire genişledikçe hizmet gündemlerini meşveretlere havale ederek "Karar şahs-ı manevînindir, benim de bir reyim var" ifadesini lâhikalarında kayda geçirmesi de. Üstadın vefatından sonra bu mana talebeleri tarafından devam ettirilmiş ve bu noktada bilhassa Zübeyir Ağabeyin çok büyük emekleri olmuş. Diğer temayüz etmiş Nur Talebelerinin de katılımı ve katkısıyla, meşveretler sistemleştirilerek muhkem hale getirilmiş. "Asya'nın bahtının miftahı meşveret ve şûrâdır" şiarıyla yola çıkan Yeni Asya da bu sistemle yoluna devam edip bugüne gelmiş. Zübeyir Ağabeyin yine meşveretle tevdi ettiği vazifeyi şahs-ı manevî ile beraber büyük bir dirayet ve liyakatle ifa eden Kutlular Ağabey de bu çerçevede hizmetini yapmış. Onunla birlikte daha birçok hizmet kahramanının bu manalara çok önemli katkıları olmuş. Ve 53 yıl boyunca maruz kalınan ağır baskılar, hukuksuz tazyikler, zorlu engeller, bu meşveretlerde tecellî ve tezahür eden kuvvetli tesanüdle bertaraf edilip aşılmış. Bütün bu zorluklar içerisinde geliştirilen hizmet hamleleri de böyle gerçekleştirilmiş. Risale-i Nur'un medyadaki dili olan