İstismarlara da, linçlere de hayır

Tarikat bağlantılı bir isim üzerinden gündeme gelen çocuk istismarı olayı, on yıllardır nöbete bindirilen bir suçlama kampanyasını tekrar tetikleme fırsatı yapıldı.28 Şubat sürecinde çokça örneğini gördüğümüz bir kampanya bu. Sonrasında da dönem dönem ısıtılıp servis edildi ve özellikle cemaat ve tarikatlar toptan hedef alındı. Öyle bir hava oluşturuldu ki, "Münferit örnekler üzerinden genelleyici suçlamalar yapılamaz, suç ve ceza şahsîdir" denilerek hukukun en temel prensiplerinden birinin hatırlatılmasına bile tahammül edilemiyor. Oysa hele gündemdeki olayda olduğu gibi yargıya intikal etmiş bir konuda hukuk ne diyorsa o olacak, onun gerekleri yapılacak. Gerçek şu ki, insan olan her yerde yanlışlar olabilir. Bu, bütün insan toplulukları ve her kesim için geçerli. Cemaat ve tarikatlar da, onları suçlayanlar da bunun dışında değil. Nitekim Üstad son derece orijinal tahliller yaptığı Telvihat-ı Tis'a isimli eserinde, tarikatların yüzyıllar boyunca manevî hayatımıza yaptıkları büyük hizmet ve katkıları anlatırken, "Ehil olmayanlar bir işe girseler elbette suiistimal ederler" diyerek bu riskin tarikatlar için de vârit olduğu ikazında bulunuyor. Sıkıntının sebebi de işte bu suiistimaller. Bunlara karşı öncelikle cemaat ve tarikatların son derece müteyakkız olmaları, dinin gerekleriyle de çelişen böyle hallere meydan vermemek için olağanüstü bir hassasiyet göstermeleri, bunun için de istişare mekanizmasını