İhlallerin kaynağını kurutmak için...

AYM son kararlarında, OHAL düzenlemelerinin OHAL sonrasında devam etmemesi gerektiğini belirtiyor. Başkan Zühtü Arslan da "Görevimiz OHAL'in olağanlaşmasını engellemek" diyor. Bu elbette ki olumlu.Ama aynı AYM, OHAL dönemi uygulamalarıyla KHK'larına dokunmuyor. Onlara karşı açılan iptal davalarında red kararları veriyor. Bunun sebebi, Başkanın son konuşmasında söylediği gibi, AYM'nin görev ve yetkilerini düzenleyen AY-148'de, OHAL'de çıkarılan KHK'larınve 2017 değişikliği sonrasında CB kararnamelerininşekil ve esas bakımından anayasaya aykırı oldukları iddiasıyla AYM'de dava açılamayacağının belirtilmiş olması. AYM bu maddenin lafzını, anayasa koyucunun amacını ve yasama belgelerini inceleyerek OHAL KHK'larının hiçbir yargı denetimine tâbi tutulamayacağı sonucuna varmış. İlk düğmenin yanlış iliklendiği ve "sakalın kaptırıldığı" yer işte burası. Yargı denetimi bu noktada AYM eliyle devredışı bırakılmış. AY-15'in "OHAL'de bile ihlal edilemez" dediği çekirdek haklarla ilgili ihlal iddialarını inceleme ve yargılama yolu böyle kapatılmış. Oysa masumiyet karinesi, din, vicdan, düşünce ve kanaat hürriyetleri, suç ve cezaların geriye yürütülemezliği ve işkence yasağı olarak sıralanan söz konusu çekirdek hakların OHAL KHK'ları ile ihlaline karşı yargı yolunun özellikle açık tutulması gerekmez mi Nitekim 20 Temmuz OHAL sürecinde bu hakların tamamı, diğer temel haklarla birlikte,