Milli Görüş Lideri merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hoca'mız hayatı boyunca sadece Milli Görüş Camiasına değil, bütün vatandaşlarımıza ve de İslam âlemine Siyonizm'in tehlikesini, İslam düşmanlığını anlattı durdu. Dinleyenler hak verdi, alkışladı. "Lakin gereğini yapma hususunda ne kadar çalışıldı" diye sorulabilir. Bugünkü sonuçlarına bakıldığında gayet net anlaşılmaktadır. Bugünkü iktidarı 20 yıl boyunca ayakta tutan en bariz olay ve sebeplerden biri "one minute" meselesidir. Her ne kadar da Sayın Erdoğan, "Ben moderatöre dedim" dediyse de medyanın toplumda oluşturduğu algı, " İsrail'e kafa tutma ve meydan okuma" olarak lanse edildi. Bu algı toplumun gözünü öyle perdeledi ki, Mavi Marmara zulmünü ve bu zulüm karşısında iktidarın acizliğini, sessizliğini hatta İsrail'e çanak tutmasını bir türlü göremedi. Bunun yanı sıra "one minute"den sonra bu Siyonist İsrail ile ticaretin eksilmediğini aksine arttığını Milli Görüş camiası ne kadar haykırsa da toplumdan saklamasını bildiler. Fakat artık mızrak çuvala sığmıyor, güneş balçıkla sıvanmıyor. Her şey ayan ve beyan ortada. Şimdi bugün terörist İsrail'in katil Cumhurbaşkanı Yitzak Herzog ülkemizde. Kirli ayaklarıyla toprağımızı kirletiyor. Geçmişte BOP'un başkanlığını yaptılar. Şimon Perez'i getirip gazi Meclis'imizde konuşturup, alkışlattılar. "Gazze'ye gideceğiz" dediler, 20 yıldır gidemediler. Ve üstüne üstlük bugün de yine Siyonist, katil İsrail devleti ile normalleşme adına yapılanlar... Umarız ki artık toplumun basiret gözü açılır, hakkı, hakikati ve gerçeği görmüş olur. pushfn('ads'); Öteden beri savunduğumuz şahsiyetli dış politika, lider ülke konumunda olmak millet olarak en büyük arzularımızdan biridir. Dünyanın gündemini meşgul eden Rusya- Ukrayna Savaşı ülkemizi de yakından hatta çok yakından ilgilendirmektedir. İki ülke arasındaki bu sıcak savaşta tarafsız kalmak, iki ülke ile diyalog halinde olmak, arabuluculuk rolü üstlenmek, bugünkü konjonktürel duruma bakılınca olumlu ve müspet görülmekte ise de Rusya'nın bağımsız bir ülke olan Ukrayna'ya saldırması, "zalimin mazluma zulmü" olarak da görülebilir. Bu da şahsiyetli dış politikamıza uygun düşer. Dünya coğrafyasını parselleyen ve de