Muhalefetsiz siyaset dönemi

Geçen gün bir yakın arkadaşımla sohbet ediyorduk, 'Herhalde' dedi, 'Yerel seçimde oy vermeyeceğim.'Sonra uzun uzun 28 Mayıs akşamından beri siyasi haberlere olan ilgisini nasıl kaybettiğini, siyasetteki gelişmeleri artık göz ucuyla bile olsun takip etmediğini anlattı.Dün bir başka arkadaşımla buluştum, ona bu konuşmayı anlattım. 'Ben de oy vereceğimi sanmıyorum' dedi.İki yakın dostumdan hareketle bir siyasi eğilim tespitine kalkışmayacağım ama 29 Mayıs sabahından beri genel bir siyasetten uzaklaşma eğilimini zaten hepimiz görüyoruz. Seçimden bu yana yayınlanan siyasetle ilgili haberler, ki içlerinde normal zamanda ciddi skandala sebep olup günlerce konuşulacak haberler de vardı, hemen hemen hiç okunmuyor. TV'lerdeki siyasi tartışma programları seyredilmiyor, her gün siyasetten söz eden YouTube kanallarına ilgi dibe vurmuş durumda. (adsbygoogle window.adsbygoogle || ).push({}); Siyasete ilgi o kadar azaldı ki, Cumhuriyet Halk Partisi'nin içindeki genel başkanlık ve değişim tartışması, CHP tarihinde bugüne kadar görülmemiş biçimde, kamuoyunda değil partililerin kendi aralarında yaşanıyor, daha doğrusu yaşanmıyor.Alınan ağır seçim yenilgisi genel olarak muhalefeti ve daha önemlisi benim 'toplumsal muhalefet' dediğim, 6'lı masayı da aşan ve son kertede Kemal Kılıçdaroğlu'na verilen yüzde 48 oyu izah eden geniş kesimde ciddi bir siyasetten kopuşa neden olmuş gibi duruyor.Bu herhalde hep böyle gitmez ama korkarım o 'toplumsal muhalefet' uzun bir süre 28 Mayıs günü sahip olduğu motivasyona ve hareketliliğe de sahip olamayacak.Bugün baktığımızda muhalefetsiz bir Türkiye görüyoruz.Oysa bir demokrasiyi demokrasi yapan şey, iktidarın meşru varlığı değildir, aksine muhalefetin varlığıdır. İktidar, kaçınılmaz biçimde her rejimde ve her yerde vardır; ortada bir de meşru ve iktidarı dengelemeye yakın muhalefet varsa orası demokrasi olur.Türkiye'de muhalefet 28 Mayıs akşamı girdiği koma halinden aradan geçen onca zamana rağmen çıkabilmiş değil. Komada veya bir çeşit bitkisel hayatta olunmasının çok sayıda sebebi var.Bence bu sebepler içinde ilk sırada, seçimde alınan ağır yenilgiyle hiçbir muhalefet unsurunun hesaplaşmamış ve bu hesaplaşmanın ardından da bir taze başlangıca yönelememiş olması geliyor.Yenilgiyle hesaplaşılamadı, çünkü 2017'deki başkanlık sistemi referandumundan beri muhalefet fikri tek başına 'Tayyip Erdoğan'ı indirmek' haline gelmişti.Erdoğan rakibinizse elbette onu yenmeden siz iktidara gelemezsiniz ama yegane hedefin 'Erdoğan'ı yenmek' olması, aslında ortada herhangi bir hedef olmaması anlamına geliyordu. Bu çelişkiyi aşması için muhalefete defalarca çağrı yapıldı, onlar da 'Anayasayı değiştireceğiz, güçlü parlamenter sistem öneriyoruz' dediler, hatta