Öküz ile Arap Atı ve Sopayla Kılıç

Diriliş düşüncesinin siyaset boyutunun bir gereği olarak Diriliş Partisi'nin kuruluş sürecinde (1990-1997) Sezai Karakoç, bazı şehirlerde konferanslar, konuşmalar ve toplantılar gerçekleştirmişti. Söz konusu konuşmaları "Çıkış Yolu" üst başlığı altında kitap halinde yayınlanmıştır. "Çıkış Yolu-II"nin alt başlığı "Medeniyetimizin Dirilişi" olup dört konferansı içeriyordu. İlk Konferans'ta Mevlana'nın "Fihimafih"inde anlatılan bir olay aktarılmaktadır. Mevlana'ya yöneltilen soru şu mealdedir: Moğollar, Moğolistan'dan koptukları zaman sadece öküzlere ve sopalara sahiptiler. Çünkü demir çağına daha girmemişlerdi ve ilkel bir yaşayış içindeydiler. Buna karşı, Müslümanların "Şam'da çeliğine su verilmiş kılıçları", altlarında da Arap atları vardı. Maveraünnehir'den Türkleri de önlerine katarak Anadolu'ya geldiler. Çelik kılıçları bellerine kuşandılar, Arap atlarını aldılar. pushfn('ads'); Kaynaklarda Moğolların, Orta Asya'dan, Maveraünnehir'den, Horasan'dan, İran'dan, Bereketli Hilal'den, Bağdat'tan, Suriye'den, Anadolu'dan gerçekleştirdikleri toplumsal, siyasal, iktisadi, kültürel yıkımlar, insani kıyım ve katliamlar dramatik, hatta trajik boyutlarıyla ayrıntılı bir şekilde anlatılmıştır. İslam Tarihinin en acı bir dönemini oluşturmuş ve zihinlerde kazınamayacak derecede iz bırakmıştır. Adeta kötülüğün, zulmün, yıkımın, vahşetin, ilkelliğin bir sembolü şeklinde bir anlam yüklenmiştir buna. Öte yandan tarih, meydana gelen olayların oluş ve nedenleri üzerinde yeni değerlendirmelere, irdelemelere ve yorumlara da açık olmak durumundadır. Sadece bir nedene, bir olaya, bir görüşe bağlanarak değerlendirmeler, irdelemeler ve yorumlar yapıldığı takdirde, yeni yeni yanlışlara düşülmesi de mümkündür. Nitekim Mevlana yeni bir değerlendirmede de bulunuyor bu konuda: "Evet, onlar geldiği zaman bir öküzün sırtında geldiler ve ellerinde bir sopa vardı. O gelişle, bellerimizde çelikten kılıçlar ve Arap atlarının üzerinde olan bizleri yendiler. Fakat bunun sebebi şudur: Onlar dağda yaşayan, yarı aç, yarı tok zavallı bir halktı. Onlardan bir avuç insan Harzem ülkesine indi. Bizim Müslüman ülkeye. Zengin, Allah'ın her türlü nimeti verdiği ülkeye. Dağdan getirdikleri bazı şeyleri satmaya gelmişlerdi bizim ülkemize." Yani deri kabilinden bir takım mallar getirip satıyorlar. Zengin olmalarına rağmen, mallarını alan tüccarlar bedellerini ödemiyorlar. Bunun üzerine, dönemin yöneticilerine şikâyette bulunuyorlar. Doğal olarak şikâyetlerinin incelenmesi gerekirken, yöneticiler Moğolları cezalandırıyorlar. Kaçıp kurtulan birkaç kişi, durumu kendi