"Büyük şeytan"ın işleri

"Büyük Şeytan" deyimini yıllar önce Humeyni kullanmıştı ve doğrudan yönetim ve uygulama biçimi olarak bu ABD'yi işaret ediyordu. Deyimin ifade edildiği süreçte İran ile ABD yönetimi arasında şiddetli bir çekişme ve gerginlik söz konusuydu. Bundan dolayı deyimin ya da tanımlamanın gerçek olaylara ve durumlara uygun olup olmadığı üzerinde fazla durulmadığı, salt ideolojik bir söylem şeklinde karşılandığı söylenebilir. Ayrıca Humeyni'nin dini kimliği ve konumu, tanımın ve nitelendirmenin farklı yönlerden irdelenmesini bir yönüyle sınırlandırdığı bile düşünülebilir. Fransız hukukçu, tarihçi, siyasi düşünürü olan Alexis de Tocqueville (1805-1859), yargıç olarak Amerika ceza infaz sistemini incelemek üzere, dokuz aylığına görevlendirildiği (1831) Amerika hakkındaki araştırmalarını "Amerika'da Demokrasi" başlığı altında iki cilt olarak yayımlar. Amerika'nın coğrafyasından hareketle, insan, toplum, yönetim ve devlet yapısı, inanç ve kültürel değerleri temelinde "demokrasi" kavramının anlamını, buna bağlı olarak farklı bir uygulanmasını konu ederek tartışır. Kendisinin de köken olarak mensup bulunduğu aristokrasi, krallık, otoriterlik ve diktatörlük, fırsat eşitliği ve özgürlük ile demokrasi vb. kavramları ele alır. Özetle, Tocqueville'in "Amerika'da Demokrasi" adlı kitabı yayınlandığı süreçte geniş bir dikkati üzerinde toplar. Bir ara ilgiler ve dikkatler gevşer, ama 1930'larda yeniden yoğunlaşır. Bu dönem Avrupa'nın fikri, siyasi ve uygulama arayışı bağlamında Nazizm ve Faşizm ile farklı diktatörlüklere yönelim içinde bulunduğu bir süreçtir. İkinci Dünya Savaşı'nın sona erdirilmesinde Amerika'nın müdahalesi, gözleri ve dikkatleri tekrar ona çevirir ve dünya siyasetine yönlendirici bir aktör rolü üstlenmesini sağlar. Artık dünya, otoriterlik ve özgürlük söylemi temelinde iki kutba ayrılmıştır. Ta ki, otoriterliği temsil eden yönetimlerin ve ülkelerin (Balkanlar, Sovyetler gibi) dağılmasına kadar sürer bu durum. Böylece, Amerika, deyim yerindeyse, dünya kâhyalığının vazgeçilmez, itiraz edilmez, doğal sahibi şeklinde bir algıyı benimser, bütün dünyanın da bunu kabullenmesi gerektiğini varsayar. pushfn('ads'); Ne var ki, Güney Amerika'da Zabata başkaldırılarından Vietnam'daki savaşlara, İran ambargosundan Irak, Suriye ve Afganistan işgallerine, istihbarat örgütlerinin çeşitli ülkelerde giriştiği darbelerden "Renkli Devrimler"e varıncaya