Sizi bütün kalbiyle

Eski püskü odasında dikkate değer tek varlığı kitapları olan genç Pokrovski ölmeden hemen önce aslında deliler gibi âşık olduğu ama bir türlü açılamadığı Varvara'ya "perdeleri aç" demişti değil mi Varvara perdeleri açmış ama odadan içeriye en küçük bir ışık huzmesi bile girmemişti. Çünkü o gün şehir pustan ve sisten yapılı bir kasvet anıtı gibiydi. Tam o pusun ve sisin içindeyim işte. Tamamlanmamış tüm heveslerimle Neva'nın kenarında belki ahşaptan yapılma dilenci kutuma birkaç bakır kopek atarlar diye laternamı döndürüp duruyorum. Aslında dilenmek işin bahanesi. İnsanlara uzattığım ve içinde yalan dolan bazı acındırmaların olduğu o kötü yazılmış mektubun da hiçbir önemi yok. Cılız, küçük bir ışık arıyorum ben. Köşeye sıkışmış dindar bir Hristiyan'ın çaresizce "ışığın gelsin" diye yakarmasına yahut ikindiden yenice çıkmış Beyrutlu bir ihtiyarın "ah dünya" diyerek iç çekisine benzer bir yalvarışa sahip değilim. Onlar, kendilerini, kendilerinden çok daha büyük bir şeyin parçası haline getirebilmeyi başarmış son derece talihli insanlar. Oysa ben, bütün talihsizliklerimi anlamlandırmaya çabalayarak hayatımı kuşatan enkazı incecik bir tırnak törpüsüyle yarmaya çabalamaktan gayrısını yapamıyorum. Allah kalbime "tek bir ayet seç ve onu anla" diye ilham etseydi o hiç şüphe yok ki "insana elinin emeğinden başkası yoktur" ayeti olurdu. Allah kuluna ilham eder. Buna böylece inanıyorum ben. Bütün kalbimle hem de. Ama sorun şurada: O korkunç sıkışmışlığın çıkardığı uğultudan duyamıyorum O'nun sesini. Şiir de yazamıyorum artık, aşk mektubu da. Oysa nicelerini yazıp bozmuştum. Laternamı biteviye ve yeknesak şekilde çevirmekten ve ışığı umut etmekten başkası gelmez oldu elimden. "Elleri titrediği için saat tamirini bırakmak zorunda kalan mahzun bir saatçi gibiyim" desem bana kimseler inanmaz üstelik. Varvara, ah o iyi kalpli kız, Pokrovski'ye doğum günü hediyesi almak isteyerek on rubleyi, yani cebindeki son parayı bir sahafın avcuna bırakmış, yine de alamamıştı o Puşkin kitaplarını değil mi Pokrovski'nin bütün amacı oğluna kendisini affettirmek isteyen ayyaş babası imdada yetişmiş, o da cebindeki son iki rubleyi vermiş, sahaf insafa gelerek bırakmıştı kitapları değil mi Benim için kimse insafa gelmiyor gibi hissettiğimde aklıma geliyor sürekli o sahne. Bir sahaf