Sosyal medyada gördüğüm o tweet zinciri beni benden aldı. Belli ki uluslararası ilişkiler nosyonu olan, diplomasi falan çalışmış ve bence iyi niyetli biri, Recep Tayyip Erdoğan'ın Almanya'da düzenlediği basın toplantısında sarf ettiği tarihi cümleler üzerinden "işin doğrusu bu olmalıydı" falan gibi cümleler kurmuş. İşte "aslında Almanya ve dünya kamuoyu şöyle sıkıştırıldı, Filistin davasının haklılığı böyle anlatılırdı falan" diyor. Önerileri ise Batı'nın, bütünüyle kendi işlerine yarayacak şekilde inşa ettiği sahte nezaketle oluşturulan "diplomasi dili." "Arkadaş en azından Mustafa Yeneroğlu'ndan daha isabetli şeyler söylüyor Batı açısından" diye düşündüğüm doğrudur. Bu, çok eğlenceli bir bahis benim açımdan ama bugün başka bir yerden ilerleyecek yazı. Yeneroğlu'nu nasılsa bir başka zaman rahat rahat alırım sarakaya. Açık seçik, berraklıkla yazayım. Reis'in, Batı'nın hiçbir "verili ve sahte değerini kabul etmediği" anlarda yaptığı, üzerine de Batı denilen heyulaya ayar üzerine ayar verdiği konuşmaların belki en önemlisiydi Berlin'deki basın toplantısında yaptığı konuşma. İsrail konusunda dünya kamuoyunun yönünü iyi süzmüş, İsrail'e yönelen öfkenin nasıl da büyüdüğünü çok iyi analiz etmiş bir lider olarak Erdoğan, sadece Türk kamuoyuna değil, sadece Gazzeli, Filistinli kardeşlerimize değil, sadece Arap ülkelerine değil, bütün dünyaya verdi mesajını. Bu, onu "lider" yapan hususiyetlerden biri, belki de birincisi. Yazının başında analizinden bahsettiğim arkadaş, "Erdoğan, uçak sorusunu soran gazetecinin tahrikine kapılmamalıydı. Eurofighter alımı Türkiye için çok önemliydi" falan da yazmış. Ben bunun tam aksini düşünüyorum. Erdoğan'ın "Bizi Eurofigther ile tehdit edemezsiniz. Dünyanın tek uçak satıcısı siz değilsiniz" cevabı, tam da Türkiye'nin girdiği yeni rotanın ne olduğuna işaret eden bir cevaptı. "Vermezseniz başkasından alırız" diyebilecek bir soğukkanlılığa erişmek, Gazzeli kardeşlerimizin kanı üzerinden yapılabilecek bir uçak pazarlığını dünya kamuoyu önünde elinin tersiyle itmek olağanüstü başarılı bir tercihti. Esasen, Batı dünyasında sokak ile devlet arasında oluşan o büyük mesafeyi doğru anlamış, ürettiği argümanlar ve kurduğu cümlelerle Batı dünyasının sokaklarını dolduran vicdan sahibi insanlara doğrudan seslenen bir "dünya lideri" gördük Berlin'de. Dünden beri Cumhurbaşkanımızın tabiri caizse "takır takır" kurduğu cümleler bütün dünya dillerine çevrilmiş durumda. Sosyal medyanın trendlerinde yerini aldı o konuşmalar. Bu, "doğru zamanda tarihin doğru tarafında durma"nın getirdiği bir bereket oldu Erdoğan açısından. Bir başka yerden ilerleyeyim. Şunu görmemek için artık dümdüz kör olmak gerekiyor. Dünyanın
"Bir sabah gelecek kardan aydınlık"
26-11-2023 
İnsani aradan kalıcı ateşkese
25-11-2023 
Filistin hakkında daha fazla konuşmalıyız
21-11-2023 
Sınavı geçememek
18-11-2023 
Anlamazsınız siz
16-01-2022 
Kaderin rüzgârı
25-06-2022 
Âlim müstağniliğinden fenomen görünürlüğüne
02-08-2022 
Adaş
29-05-2022 
Geçim derdi
01-02-2022 