Başı da kökü de dışarıda lanetli ırkçılar

Şundan artık eminim. Ümit Özdağ ve etrafında biriken lanetli "ırkçı" kalabalık, kesinlikle "memleketin içerisinde kalarak" hareket etmiyorlar. Ne demek bu Şu demek: Özdağ ve şürekâsı, politik kaygılarını ve hareketlenmelerini "Türkiye'nin içinde kalarak" değil, yüzde yüz eminim ki "başı dışarıda bir merkez tarafından belirlenmiş bir ajanda" ile ilerletiyorlar. İsrail midir, Amerika mıdır, İngiltere midir bilemiyoruz henüz. Fakat kokusunun bir şekilde çıkacağından yüzde yüz eminim. Niye bunca kendime güvenle konuşuyorum peki Şundan: Ümit Özdağ ve etrafında biriken lanetli ırkçı kalabalık, Türkiye'nin işine asla yaramayacak ama "başı da kökü de dışarıda merkezlerin" son derece işine gelecek şekilde, gayet planlı ve gayet hedefli şekilde hareket ediyorlar da ondan. Önce şu mülteci düşmanlığından başlayalım. Bunu ister kabul edelim ister kabul etmeyelim, ister doğru bulalım ister bulmayalım, Türkiye'deki mülteciler olmasa ekonomide bazı sektörler kontak kapatma noktasına gelirler. Esasen, gelişmekte olan ve rekabetçi ülkelerin "ucuz iş gücü ihtiyacını" ne yazık ki mülteciler karşılar büyük oranda. Türkiye, hem gelişmekte olan hem de rekabetçi bir ülke olunca bazı sektörler "fayda-maliyet" dengesini mecburen ucuza çalıştıracağı ama nitelikli insan gücüne yönelerek yani mülteci çalıştırmayı tercih ederek çözüyor. Bakınız, "doğrusu bu" demiyorum. Yere batası turbo kapitalizmin doğru yaptığı hemen hiçbir şey yok ki "ucuza insan çalıştırması" doğru olsun. Fakat işin gerçeği bu. Mobilyada, ayakkabıda, hayvancılıkta, hatta inşaatta "mülteci iş gücü" kullanılmıyor olsa Türkiye "rekabetçi gücü"nü büyük oranda kaybeder. Vaktiyle Almanya'nın Türklere, Fransa'nın Araplara ihtiyaç duymasına benzer bir yere geldik zira. "Orta sınıflaşma"nın yan etkisi bu. Ümit Özdağ ve lanetli ırkçılarının doğrudan oynadığı yer tam olarak burası anlayacağınız. Bir bakıma Türkiye'ye "ekonomik bir suikast" derdindeler. Türkiye'nin rekabetçi gücünü kaybetmesi hangi ülkelerin işine geliyorsa Ümit Özdağ ve lanetli ırkçılarına yol veren "başı dışarıda merkezler"i de orada aramak lazım. Yine bu lanetlilerin mülteci düşmanlığından bile daha sert şekilde düşmanlık ürettikleri bir başka alan da biliyorsunuz "Arap düşmanlığı." İşin orası da tam anlamıyla bir "operasyon çocukluğu"na dönüştü. Arapları artık "turist-mülteci" diye bile ayırmadan "düşmanlaştıran" bu lanetliler, operasyonun büyüğünü asıl oradan çekiyorlar aslında. İki türlü etkisi var Arap düşmanlığının. Birincisi, "kişi başı harcama" konusunda Avrupalıları ve Rusları fersah fersah geçen Arap turistin ayağını