"Ey Netanyahu, ecelin geliyor, gidicisin"

Filistin Meselesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seslendirdiği üç kavram önem arz ediyor. İlki: İsrail bir terör devletidir. İkincisi yerleşimci denilen teröristler. Üçüncüsü de Hamas terör örgütü değil, siyasi parti...

Bir meselenin çözümü yolunda gayret sarf ederken, her şeyden evvel o konuyu doğru kavramlarla ortaya koymak çok önemli. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dünkü AK Parti grup toplantısında yaptığı konuşma bu açıdan tam bir manifesto niteliğinde. En sonunda söylediğini en başa taşıyalım: Batı cenahındaki ikiyüzlülük ve çifte standardı, Hilal-Haç meselesi olarak tanımlaması çok dikkat çekici idi. Zira vicdan sahibi hiçbir kişinin Gazze'de sergilenen vahşet ve canavarlık karşısında, dilsiz şeytan gibi susması mümkün değil. Batılı devlet adamları bu konuda tam bir sefalet içinde... Tam kırk gün boyunca İsrail tarafından sergilenen vahşet ve katliamı görmemek için gözlerini gerçeklere kapatanlar, şimdi riyakâr şekilde Filistinlilerin de canlı ve insan olduğunu fark etmeye başladı. Ama bu kadarında bile sonuna kadar dürüst olamıyorlar. Mesela Fransa Cumhurbaşkanı Macron, İsrail'in artık sivilleri hedef almaması gerektiğini söyledi. Ama peşinden Herzog ile görüşünce hemen geri adım attı ve tekrar İsrail yalakalığı yapmaya başladı. Bakalım "Gazze'de cereyan eden olaylar yürek burkuyor" diyen Kanada Başbakanı Trudeu ne kadar sözünde duracak. İlk günden İsrail'e koşup "Buraya bir Yahudi olarak geldim" diye bağlılık bildiren ABD Dışişleri Bakanı Blinken, artık ne derse desin hiçbir kıymeti yoktur... Gazze konusu, bütün dünyada maskelerin düşmesine sebep oldu. İnsan hakları, fikir özgürlüğü gibi kavramların, sadece emperyalist Batı'nın menfaatine hizmet ettiği vakit söz konusu olduğu iyice anlaşıldı. Sayın Erdoğan'ın dün tekrar dile getirdiği üzere, Kur'ân-ı kerimi yakan alçakların rezil eylemleri 'fikir özgürlüğü' diye yutturulmaya çalışılırken, Gazze'ye hürriyet diye slogan atanlar gözaltına alınıyor, tutuklanıyor ve cezalandırılıyor. İşte bu tam Hilal-Haç meselesi olarak karşımıza çıkıyor.

"İsrail Yönetimi Gazzeli çocuklara, kadınlara ve sivillere karşı insanlık tarihinin en kalleş saldırılarını düzenliyor..." Cumhurbaşkanı burada şu soruyu soruyor: Fransa'da Charlie Hebdo olayında 23 kişi öldü, dünya liderleri Paris'e koşup protesto yürüyüşü yaptı. Hani nerede bu devlet başkanları Şimdiye kadar on üç bine yakın insan vahşice katledildi ve bunların yüzde yetmişi çocuk ve kadın!.. Bir atasözümüz var: Eceli gelen köpek cami duvarına siyer... Cumhurbaşkanı dün, Tel Aviv'deki insan kasabına şöyle seslendi: "Ey Netanyahu ecelin geliyor, artık gidicisin. Elinde atom bombası var mı, yok mu Sıkıysa açıkla, ama açıklayamaz." Evet, İsrailli Yöneticiler, ikide bir atom bombası kullanmakla tehdit ediyor, fakat Atom Enerjisi Ajansı bu ne demek oluyor diye ağzını açmıyor. Oysa açık açık nükleer bombanın varlığını ifşa ve itiraf ediyorlar. İkiyüzlülük, çifte standart, karaktersizlik, kalleşlik her taraftan oluk oluk akıyor! Özetle mevcut dünya düzeninde, küresel güçler hep İsrail için çalışıyor. Lakin unutmasınlar "İsrail'in sonu hüsran olacak..."

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın üzerine basa basa kullandığı kavramlar, çok yakında uluslararası arenada fazlasıyla yankılanacaktır. Bunu göreceğiz. Mesela; "İsrail terör devletidir..."