Asıl darbeci zihniyeti tarihe gömmek

15 Temmuz ihanet kalkışmasını milletçe bir kere daha telin ettik. Kahraman şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnetle yâd ettik. Vatanseverliğimizle iftihar ettik. Ama asıl meseleyi unutmayalım! Altı sene önceki ihanet kalkışmasından çıkarmamız gereken en büyük ders nedir O gece olup bitenler neredeyse her gün bir vesileyle bahis konusu oluyor. Kimi zaman özet şekilde kimi zaman teferruatlı olarak, mesele tartışılıyor, yazılıyor, çiziliyor. Peki, netice Hâlâ daha bu terör örgütü unsurlarının devlet sistemi içinde, şu veya bu şekilde varlık göstermeye çalıştığı, idari soruşturmalardan, adli kovuşturmalardan yakayı sıyırabilmek için, akla hayale gelmedik hilelere başvurduğu görülüyor. Baştan beri çok ustaca kurguladığı "mahrem" organizasyonla, bunca sıkı takibe rağmen, elemanlarını pekâlâ gözlerden saklayabiliyor. Diğer taraftan da ülke içinde ve dışında çok yoğun algı propagandasıyla, devleti ve devletin kritik mekanizmalarını hedef alarak, yıpratma faaliyetlerine tam gaz devam ediyor!.. Kısacası FETÖ, Türkiye Cumhuriyeti'nin imajına zarar vermek için, her fırsatı kullanıyor. Ve maalesef belli oranda etkili olabildiğini de dikkatlerden kaçırmamamız gerekiyor. Şu hâlde bu meseleyi çok daha derin ve şümullü biçimde ele almak gerekiyor. FETÖ terör örgütünün 15 Temmuz 2016'daki ihanet kalkışması, Türk siyasi tarihindeki ilk klasik askerî darbeden tam yüz kırk yıl bir ay on beş gün sonra cereyan etti 30 Mayıs 1876'daki, Sultan Abdülaziz Han'ın tahttan indirildiği ve hunharca katledildiği darbe Aradan geçen 140 yıl içinde sayısız darbe, darbe teşebbüsü, muhtıra, "postmodern darbe", e-Muhtıra ve görünür görünmez nice müdahaleler yaşandı. Bunların her biri belli bir ölçekte devleti tahrip etti. Mesela Nisan 1909 yılında, Sultan Abdülhamid Han'a karşı gerçekleştirilen darbe, koca bir imparatorluğun dokuz sene içinde yıkılmasına kapı araladı. 1911'deki Bâb-ı Ali Baskını ve devamında gelen suikastlar, hükûmet darbeleri vs. vs. Her biri birçok faciaya sebep olan vahim hadiselerdir. Cumhuriyet döneminde, 27 Mayıs 1960 ve sonrasında, hemen her on yılda bir, darbe veya hükûmeti düşüren askerî muhtıralarla koca bir yarım asır heba edildi Darbe ve muhtıraların her biri, ekonomik ve sosyal bakımdan memleketi on yıllar mesabesinde geriye götürdü. Millet ve devlet olarak bizi bu kadar perişan eden darbelere karşı, neden bir türlü toparlanıp etkili olamadık Daha açık ifadeyle, darbelerin hiç vukua gelmemesi için, neden yeteri kadar organize olamadık 140 yılda baş gösteren darbeler, ister içerideki hain ve muhterislerin iktidar hırsından kaynaklansın, ister dış güçlerin devletimizi tahakküm altına almak için yerli iş birlikçilerle kotardığı olsun, özü itibarıyla aynı kapıya çıkar İçerideki hainlerle dışarıdaki düşmanların, her seferinde kesin iş birliği yapması!.. FETÖ ihanet kalkışmasında, dönemin şartları icabı ve darbe teşebbüsünün milletçe hemen bastırılması sebebiyle bu iç ve dış mihrakların iş birliği çok net biçimde ortaya çıktı. Ama şunu asla unutmayalım; daha önceki bütün darbe ve müdahalelerde de aynı olgu mevcuttur. İster asker olsun, ister bürokrasiden gelen "paşalar"