Yeni stüdyomuza Türkçe tabela aranıyor!

150 yıldan bugüne ezan sesinin duyulmadığı Registan meydanına ezan sesiyle ışıklanan stüdyo yapmak nasip oldu. Türkistan'da çimlerin üzerinde diz kırarak Divan-ı Hikmet stüdyosu kurmak da, Buhara'daki o devasa Kelam minaresinde güvenlik görevlilerin ve hatta kuşların bile uğramayı unuttuğu korunaksız 2 metrelik kubbeye çıkarak çekim yapmak da, Efendimiz Muhammed Mustafa Aleyhisselam'ın kabrine inerek ona dokunan son insan insan olan Kusem Bin Abbas'ın türbesinin en iç kısmına özel izinle girerek Kur'an-ı Kerim kaydı yapmak da nasip oldu. Ve son nasibimizle dün selamlaştık. Semerkant Registon meydanı, Taşkent (Şehitler hatırası, Zengi Ata, Büyükelçilik), Türkistan Yesevi gibi mekanlardan sonra yeni stüdyomuz olan Maturit bölgesindeki İmam Maturidi Makbarası son stüdyomuz oldu. İlk yayınımızı bitirdikten, ezanımızla orucumuzu açtıktan sadece 5 dakika sonra gelen aralıksız yağmur, göğe açık stüdyomuzun her sürprize de açık olduğunu söyleyip çekildi şehirden. 944'teki vefatına kadar adeta yeni bin yıl için tertemiz, geniş, sağlam bir yol kuran İmam Maturidi'nin türbesinin hikayesi de kendi biyografisi de kadar özgün bilinmezliklerle dolu. TDV İslam Ansiklopedisi'ndeki ilgili madde Şükrü Özen imzası ile kayda şöyle geçiyor; "Mâtürîdî Semerkant'ın ünlü Çâkerdîze Mezarlığı'na defnedildi. Arkadaşı ve öğrencisi Hakîm es-Semerkandî mezar taşına şu anlamda bir ibare yazdırttı: "Burası bütün hayatını ilme adayan, gücünü ilmin yaygınlaşması ve öğretilmesi yolunda tüketen, din yolundaki eserleri övgüyle anılan ve ömrünün meyvelerini devşiren kişinin mezarıdır" Barthold, 1920'de Semerkant'a yaptığı seyahatte Çâkerdîze Mezarlığı'nda Mâtürîdî'nin türbesini gördüğünü kaydeder. Ancak bu mezarlık Sovyetler Birliği döneminde iskâna açılmış ve türbenin bulunduğu yer bir evin bahçesinde kalmıştır. 1991 yılında Semerkant'ı ziyaret eden bir grup Türk ilim adamı sözü edilen yerde türbe bulunmadığını, kabrinin üzerine beton atılıp avlu olarak kullanıldığını ifade etmiştir. Mâtürîdî'nin şimdi Semerkant'ın Siyab merkez ilçesinin İkinci Şark mahallesi Gucdüvân sokağında yer alan mezarının bulunduğu alana 2000 yılında tamamlanan yeni bir türbe ve etrafına da bir külliye inşa edilmiştir." Türkiye'de akademyanın, özellikle "Ankara Okulu" çevresinin, akılla sınırlandırdığı Ebû Mansûr Muhammed b. Muhammed b. Mahmûd el-Mâtürîdî es-Semerkandî üzerine Şükrü Özen devamla bakın hangi kaynakçaları refere ediyor;"Kaynaklarda Mâtürîdî'nin tasavvufî yönüyle ilgili bazı kayıtlara rastlanmaktadır. Hakkında tıpkı bir tasavvuf büyüğü gibi menkıbeler ve rüyalar aktarılmakta, Semerkant'ta Deşt Ribâtı'nda Hızır ile görüşüp onun duasını aldığı, kerametleri bulunduğu belirtilmekte ve yaptığı duanın kabul edildiğine dair bir hadise de nakledilmektedir. Nesefî'nin Mâtürîdî hakkında tasavvuf terminolojisiyle kullandığı "kudvetü'l-ferîkayn" (iki grubun lideri) tabiri ise, zâhir ve bâtın ilimlerinde lider konumunda olduğunu çağrıştıran bir ifadedir. Arkadaşı Hakîm es-Semerkandî'nin aksine Mâtürîdî'nin tasavvufî eserlerde bir sûfî olarak zikredilmemiş olması sorgulanmayı gerektirmekle birlikte bu menkıbe ve rüyalar, onun takipçileri tarafından sonraki dönemlerde nasıl algılandığını