"Siz ona bakmayın, onun gözleri kendi gibi birini daha görmemiştir"

Her yönüyle, varlığımızın, bu dünya ve öte dünyaya ilişkin tüm literatürümüzün kurucusu olan sayılı isimlerden biri olan İmam Buhari'nin kabri şerifi, Buhara'da değil Semerkand'dadır. Neden peki "İlmin Kubbesi" Buhara ile ile özdeşleşen İmam Buhari'nin, dünyanın neresine gitsin döndüğü evi olan dönemin Buhara'sının valisi, hazreti oradan "sürmüş" ve İmam Buhari, Semerkant'a 30 km. kadar mesafedeki Harkent'e geldiğinde vefat etmiştir. Bugün, Harkent'te muhteşem bir İmam Buhari Külliyesi, Enstitüsü ve Merkezi inşa ediliyor. Bir kısmı tamamlanan merkezdeki en etkileyici alanlardan bir tanesi, yukarda paylaştığım şekliyle, Bağdat'ta 10 ilim adamının İmam'ı "sorguya almaları", ilmini ölçmeleri ve nihai olarak münazara sonunda, hakkı teslim etmelerini resmeden tablodur. Sözkonusu münazaraya dair bakınız TDV İslam Ansiklopedisi'nin ilgili kısmında nasıl kayda geçmiştir o tarihi münazara. "Buhârî'nin uzun seyahatleri sonunda derlediği hadislerle geniş bir kütüphane meydana getirdiği ve seyahatleri esnasında kitaplarını imkân nisbetinde yanında taşıdığı anlaşılmaktadır. Câriyesinin, odasında adım atacak yer bulunmadığından şikâyet etmesi, bir gece uyumayıp o güne kadar yazdığı hadisleri hesapladığını ve senedleri muttasıl 200.000 hadis kaydetmiş olduğunu söylemesi de bunu göstermektedir. Yazdığı hadislerin kitaplarda kalmayıp onları hâfızasına nakşettiğini gösteren en iyi örneklerden biri Bağdat'ta verdiği imtihandır. İbn Adî'nin rivayetine göre, Buhârî'nin Bağdat'a geldiğini duyan muhaddisler 100 hadisin sened ve metinlerini birbirine karıştırarak bunları on kişiye verdiler ve onlara Buhârî toplantı yerine gelince bu hadisleri sırayla sormalarını söylediler. Bu on kişi tesbit edilen hadisleri çeşitli İslâm ülkelerinden gelmiş olan muhaddislerin huzurunda okuyarak bunların mahiyeti hakkında bilgi istediler. Buhârî onlara bu hadislerin hiçbirini okunduğu şekliyle bilmediğini belirttikten sonra, ilk soruyu yönelten kimseden başlayarak, sordukları hadislerin sened ve metinlerinin doğrusunu her birine ayrı ayrı söyledi. Buhârî hakkında tereddüdü olanlar onun nasıl bir hâfıza gücüne ve ne kadar geniş bir hadis kültürüne sahip olduğunu gördüler." İmam Buhari'nin hocalarından Muhammed b. Selâm el-Bîkendî ile Abdullah b. Yûsuf et-Tinnîsî hadis kitaplarını ona tashih ettirmişlerdi. Humeydî de hadise dair bir meselede muhaddislerden biriyle anlaşmazlığa düşünce henüz on sekiz yaşında bulunan talebesi Buhârî'yi hakem tayin etmişti. Yine bir başka kayda göre, Basralı hocalarından ve "emîrü'l-mü'minîn fi'l-hadîs" lakabını almış nâdir muhaddislerden biri olan Ali b. Medînî'ye, "Buhârî sadece senin yanında tevazu gösteriyor" dediler. İbnü'l-Medînî de, "Siz ona bakmayın, onun gözleri kendi gibi birini daha görmemiştir" karşılığını vermiştir. Bu büyük hafızasının sahibi Ebû Abdillâh Muhammed b. İsmâîl b. İbrâhîm el-Cu'fî el-Buhârî'yi, Muhammed Mustafa El Azami'nin kaleminden daha yakından tanıyalım mı "13 Şevval 194 (20 Temmuz 810) Cuma günü Buhara'da doğdu. Babası İsmâil'in Mâlik b. Enes ve Abdullah b. Mübârek gibi âlimlerden hadis öğrenen bir kişi olduğu bilinmekte ve Buhârî henüz çocukken vefat ettiği, hadise dair bazı kitaplarının oğluna intikal ettiği anlaşılmaktadır. Annesinin ise duası makbul dindar bir kadın olduğu zikredilmektedir. Buhârî on yaşına doğru Muhammed b. Selâm el-Bîkendî, Abdullah b. Muhammed el-Müsnedî gibi Buharalı muhaddislerden hadis öğrenmeye başladı. On bir yaşlarında iken hocası Dâhilî'nin rivayet sırasında yaptığı bazı hataları tashih etmesiyle dikkatleri çekti. On altı yaşına geldiği zaman İbnü'l-Mübârek ve Vekî' b. Cerrâh'ın kitaplarını tamamen ezberlemişti. Bu sırada annesi ve kardeşi Ahmed ile birlikte hacca gitti. Hac sonrası onlar memleketlerine döndükleri halde Buhârî Mekke'de kaldı ve Hallâd b. Yahyâ,