Küfür ve Kâfir

Bismillahirrahmanirrahim Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah'a hamt, Peygamberimize, âline ve sahabelerine salât ve selam ederiz. Düşünce dünyasını, hayat düzenini Kur'an ve Sünnet ile şekillendiren her mümin fert ve toplumun, zaruretine inanarak öğreneceği şeylerden birisi de "küfür ve kâfir" kavramlarıdır. Allah Kur'an'da, "küfür" kavramıyla inkâr inancını, "kâfir" kavramıyla da inkâr inancına mensup fert ve toplumları beyan eder. Kur'an; "şirk ve müşrik, nifak ve münafık" kavramlarıyla da başka batıl yolları ve mensuplarını açıklar. Bu inançlara yönelmiş fert ve toplumlardan ve feci sonlarından söz eder. Beni İsrail'i; Yahudileri ve Hıristiyanları anlatır. Müslümanların; imanlarını ve istikametlerini korumaları, bir hayat düzeni olarak İslam'da karar kılıp dünyada ve ahirette saadet bulmaları için bu bilgilere ihtiyaçları vardır. pushfn('ads'); KÜFÜRSözlükte küfür; bir şeyi örtmektir. Tohumu toprağa atıp örten çiftçiye küffar denildiği gibi bazı ibadetler ve tövbe de birtakım günahları örttüğü için bunlara da keffaret denilmiştir. İtikatta küfür; Allah'ı, sünnetüllahı ve İslam'ı çarpıtmaktır. Allah'ın ilahlığındaki, yaratıcılığındaki güzellik ve mükemmelliği, nimet ve lütfu görmeme, görmezlikten gelme, bakar körlüğü tercih etmektir. Kalpte başlayan bu hastalık, kafaya ve bütün organlara yayılır. İslam'ın değil, materyalimin ve kapitalizmin hâkim olduğu çevre şartları, bu küfür mikrobunun alabildiğince yayıldığı hastalıklı ortamlardır. Küfür; fert ve toplumun iman edilmesi gereken tevhit, Kur'an hüküm ve esaslarına iman etmemesidir. İmanda olduğu gibi, küfür de kalple, sözle veya davranışla olur. Kalp ile inkâr nasıl küfür ise zorlama olmaksızın sözlü inkâr da küfürdür. Aynı şekilde fiili inkâr da böyledir. İman edilip uyulması istenen İslam'a ve Kur'an'a fiilen hakaret ve alay etmek, hafife almak, çirkin bir fiili küfür olduğu muhakkaktır. Hakaret ve hafife almayı ifade eden "Bakara, makara" gibi sözler, faizci kapitalizm gibi şer düzenlerini yürütmek, günahı ve haramı helal, helalı da haram saymak gibi inkârcılığın eseri olan şeylerin de küfür olduğunda ittifak vardır. İmanda bütünlük aranır. Bir insan Allah'a inansa, Kur'an'a ya tamamen veya bir kısmına inanmasa, bu kimse iman etmiş sayılmaz. Küfür ise imanın aksine, inanılması gereken şeylerden birisini bile yalanlamakla gerçekleşir. İman ile küfür bir kalpte birleşmez. Bir insan ya kâfirdir ya da mümindir. İmanın bir ferdi, bir de sosyal durumu vardır. "Allah'a, Peygamber'e inanıyorum" deyip de insanlara karşı hep inkârcılar, müşrikler ve münafıklar gibi davranmak, İslam inancı ile bağdaşmaz. Bu konunun şakaya alınacak tarafı yoktur. İnanmaya ve İslam'a muhtaç olan Allah değil, biz insanlarız. pushfn('ads'); KUR'AN'DAKur'an'da küfür kavramı türevleriyle birlikte yaklaşık 550 yerde geçmektedir. Göğüsler imana açıldığı gibi, küfre de açılır. Küfrün en sık olanı fert ve toplumların nimetleri inkârı, yani nankörlüğüdür. Küfür; fert ve toplumun Allah ile arasındaki şükür bağını koparmasıdır. Bu konuda Allah'ın emri şudur. Bakara 152: "Şu halde beni zikredin, anın ki, ben de sizi anayım. Ve bana şükredin, beni ve nimetlerimi inkâr ederek nankörlük yapmayın." Allah'a şükretmek, bir saadet düzeni olarak İslam'a teslim olmak ve yaşamaktır. İnsanlar, sahip oldukları serveti, iktidar gücünü, ellerinin altında bulundurdukları nimetleri, Allah'tan değil de kendilerinden bilirlerse, nankörlük ve inkâr yolunu seçmiş olurlar. Bunlar, Musa ve Harun olmak yerine, Kabil, Belam, Haman ve Karun olmayı tercih edenlerdir. Kâfirlik yolunu seçenlerin Allah, kalplerini ve kulaklarını mühürlemiş, gözlerine de bir çeşit perde gerilmiştir. Allah'a, kitaplarına, peygamberlerine ve O'nun rızası İslam'dan herhangi bir hükme yönelen inkâr, gizleme, tanımama işi küfür kapsamı içindedir. Kur'an, küfrün her türünde, nankörlükle yalanlamanın beraber bulunduğuna