Hucurat 9 ve 10

Bismillahirrahmanirrahim; âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah'a hamt, Peygamberimize, âline ve sahabelerine salât ve selam ederiz. Hucurat 9: "Eğer müminlerden iki grup birbiriyle çekişip savaşırsa, derhal müdahale edip aralarında sulh ve sükûn temin edin, din ve dünya işlerini, sosyal ilişkilerini düzeltin. Buna rağmen onlardan biri ötekine haksız olarak saldırırsa, o saldırgan tarafla Allah'ın hükmüne dönünceye kadar savaşın. Eğer Allah'ın hükmüne dönerse, aralarında adaletle sulh sağlayın. Ekonomik hakların ve sorumlulukların taksiminde de adil davranın. Allah, adaleti yerine getirerek düzen sağlayanları sever." Hucurat 10: "Müminler, birbirleri için düşman değil ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşleriniz arasında sulhu, barışı sağlayın, din ve dünya işlerini, sosyal ilişkilerini düzeltip geliştirin. Allah'a sığının, emirlerine yapışın, günahlardan arınıp, azaptan korunun. Ola ki, ilahi merhamete mazhar olursunuz." pushfn('ads'); Kur'an; takva sahipleri için hak yolu gösteren hidayettir. İslam; Kur'an ve sünnet ile yolunu bulanlar için tek saadet düzenidir. Bir insan ve Müslüman olarak kabullenmemiz gereken tek gerçek, İslam bize muhtaç değildir, muhtaç olan biziz ve biz dünya ve ahiret saadetimiz için İslam'a muhtacız. Bu gerçek görülmeden, yaşanılan her türden bunalımdan kurtulmak mümkün olmaz. Bu bakımdan Erbakan Hocamızın; "İslâm bize ve zamana uymaya mecbur değildir. Ama herkes ve her zaman, İslâm'a uymak mecburiyetindedir" dediği gibi, fert ve tolum olarak bütün insanlık, her şart altında İslam'a uymak mecburiyetindedir. İnsanlık; hiçbir meselesini İslam'dan başka bir din ve düzenle çözemez. İslam'ı tek çözüm yolu olarak insanlığa ikram eden Allah'tır. Mahlûk olan insan, halik olan Allah'ın ikramına nankörlük ederse, tabi tutulduğu imtihanı kaybeder. Allah'a kulluk İslam ile eda edilir. Bu gerçekler ışığında İslam'a teslim olmaktan başka çare yoktur. Hak ile batıl arasında geçen mücadele, bir iman ve inkâr mücadelesidir. Allah'a kulluk şuuruyla bağlı müminlerin mücadelesi, hakkın hâkim batılın zail olması içindir. Allah hiçbir şeyi boşuna yaratmamıştır. Müminler; iman ve cihatları ile diğer insanlardan ayırt edilir. Örnek ve önder olmak kolay bir şey değildir. Bugün hakkın hâkim, batılın zail olması için mücadele eden Milli Görüşçülerin; çorak gönüllere yağıp, İslam çiçeğinin açmasına vesile olmak için, buhar gibi kirlerden arınmaları, sonra birleşerek rahmet isteyen yerlere yürümeleri, birlikte hareket ederek, kendileri diri kalıp, diriltmeye sebep olmaları gerekir. Peygamberimiz; "Müminin mümine olan yardımı, tuğlaları birbirine yardım eden sımsıkı örülmüş bir bina gibidir" dedikten sonra parmaklarını birbirine geçirmiştir. pushfn('ads'); SAĞLAM YAPIAdil Düzen ve Yeni Bir Dünya için mücadele eden Milli Görüşçüler, şuurlu kadrolar olarak İslam binasını meydana getiren, birbirleriyle her bakımdan kenetlenmiş tuğlalar ve taşlar gibidirler. Aralarındaki farklılıklar, farklı meziyetler sebebiyle övünmezler veya birlikte çalıştıkları kardeşlerini hakir görmezler. İslam binası için temel taşı gerektiği gibi tepe taşı, köşe taşı, aradaki boşlukların doldurulması için küçük taşlar da gerekir. İslam binasını meydana getiren taş ve tuğlalardan biri çatlarsa hemen onarılıp sağlamlaştırılır. Kusur işleyen müminlere lanet ederek, şeytan ve adamlarına yardımcı olunmaz. "Taş yerinde ağır" sözünde de olduğu gibi, her taş kendi yerinde en büyük görevi yapmaktadır. İslam binasının korunması için kalem kullananlar, malını ve canını ortaya koyanlar, gözyaşı dökenler, ter akıtanlar, binaya bulaşan kirleri temizleyenler, güzel ahlâkla süsleyenlerin hepsi aynı görevi yapıyorlar. Cephede aslan gibi kükreyen askerle, karargâhta harbin planını hazırlayan asker, zaferin şükür şerbetini eşit şekilde içecekler. Aynı binanın taşları gibi olan müminler, velisiyle, delisiyle, yazarıyla, çaycısıyla, amiriyle,