Masa sessiz sakin dağıldı

SEÇİMLERE sayılı gün kalmışken muhalefete dair iki meselenin pek bahis konusu olmaması dikkat çekiyor. Birincisi ne anlama geldiğini henüz muhalefetin bile tam olarak bilmediği "güçlendirilmiş parlamenter sistem" diğeri ise her biri birer cumhurbaşkanı yardımcılığı, birer bakanlık ve oy oranlarına göre sair ekstra bakanlıklar alacak buçukluk partileri. Pek bahis konusu değilse, göz önünde değilse demekki o kadar da önemli değilmiş demeyin. Bu ikisi adeta altılı masanın varlık esprisi. Yapılacak açıklamaların yazı karakteri, harf büyüklüğü, sağ ve sol girintileri dışında altılı masanın en fazla konuştuğu hatta mutabık kaldıklarını iddia ettikleri konuydu güçlendirilmiş parlamenter sistem. Geçiş için yol haritası bile açıkladılar. Ama şimdi nedense kimse o meseleyi ağzına almıyor. Kazanamayacaklarını anladılar da ondan vazgeçtiler desek, değil. Kazanacağız iddiasını devam ettiriyorlar. Ama nedense güçlendirilmiş parlamenter sistemden gönülleri geçti. Cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu kimsenin umursamadığı mezhebini bile konuşa konuşa bir sorun gibi göstermeye çalışıyor ama güçlendirilmiş parlamenter sistem hakkında tek kelime etmiyor. Etmez çünkü öyle bir şey olmadığını o da biliyor. Ayrıca hükümet sisteminin toplumun gündeminde yer almadığının da farkında. Siyasi söylemini toplumun önemsediğini düşündüğü diğer konulara yoğunlaştırıyor. Cumhurbaşkanı yardımcılığı, birer bakanlık ve oy oranına göre ekstra bakanlıklar alacak olan küsurat partileri de pek ortalıkta gözükmüyor. Hepsi büyük iddia sahibiydiler. İktidar olacak ülkeyi yöneteceklerdi. Kurulurken bol keseden koydukları o iddialardan zaten vazgeçtiler. Günün sonunda CHP listesinden 2-3 vekilliğe razı oldular - ki oy oranlarını düşününce o bile fazla. Lakin kampanya namına bir varlıkları da yok. CHP'ye yamanmalarını siyasette varlıklarını devam ettirtebilmek, kendilerinden bahsettirebilmek, daha görünür olmak için müthiş bir taktik olarak sundular. Ama şimdi