Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın siyasi meşruiyeti

Artık Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçim zaferlerini ya da siyasetini değil oluşturduğu siyasi meşruiyeti konuşmalıyız. Meşruiyetinden bahsetmemin nedeni sakın ola kendisinin "sizden kendim için son kez oy istiyorum" açıklaması zannedilmesin. Evet, o açıklama oldukça önemli ama siyaset yapmanın tek yolu Cumhurbaşkanı adayı olmak değil. Zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan da "kendim için şerhi" ile son kez oy istediğini söylemişti. Erdoğan meşruiyetini konuşmamız gerekliliğinin nedeni kendisinin son dönemi olması değil artık bundan sonra onun kurduğu düzen içerisinde siyaset yapılacak olmasıdır. Cumhurbaşkan Erdoğan kurulu bir siyaset düzeninde yolculuğuna başladı. Kurulu düzen onu ve onun gibileri dışlıyordu. Erdoğan önce bu düzenle mücadele etti. Sonra da kendi siyasi düzenini kurdu. Erdoğan'ın kurduğu düzenin öncekinin aksine taban desteği var. Belki ilk defa yakın siyasi tarihimizde taban siyaseti ile elit siyaseti dindar-muhafazakar-milliyetçi bir aksta buluşu. Haliyle bu yeni düzeni, Erdoğan mirasını, yıkmak kolay olmayacaktır. Cumhurbaşkanı Erdoğan yarın da siyaseti bıraksa bir yirmi yıl daha ülkeyi yönetse de Erdoğan meşruiyeti belirleyici olacaktır. Erdoğan'ın inşa ettiği siyasi meşruiyetin en temel ilkesi geniş bir vizyondur. Artık kimse Türkiye'yi ne içeride ne dışarıda ulus devlet sınırları içerisine hapsedemez. Aklı başında olan herkes bu sözün bir toprak genişlemesi talebi olmadığını anlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye'nin meselelerinin fikri, siyasi, ekonomik ve fiziki açıdan Türkiye'nin ulus devlet sınırlarının çok ötesinde başladığını tüm topluma gösterdi. Dolayısı ile sözgelimi Türkiye "yurtta sulh, cihanda sulh" diyemez. Yine aklı başında olan kişiler bunun bir savaş çığırtkanlığı olmadığını anlayacaklardır. Kastedilen cihanda gerekirse silah