Bu Yolda Ne Canlar Gitti

Durup dururken aklıma geldi, bir zamanlar Koray Çalışkan diye bir fenomenimiz vardı. Kendisi Boğaziçi Üniversitesi'nde siyaset bilimi hocasıydı. Birden popüler olmaya heves etti. Sonradan FETÖ ile oldukça içli dışlı olduğu anlaşılan Radikal gazetesinde yazılar yazıyordu. Her akşam bir televizyon programında sanki amfi kürsüsündeymiş gibi üstten bir tavırla nutuk atardı. Aman yanlış anlaşılmasın, akademisyenlerin üniversite dışına çıkıp popüler işler yapmasına karşı değilim. Zaten olamam da ben de gazetede köşe yazıyorum, geçmişte sık sık TV programlarına çıktım. Ancak akademik olanla popüler olanı birbirine karıştırmamak gerekiyor. TV'de kürsüdeki gibi kürsüde TV'deki gibi konuşulmadığı müddetçe bence sorun yok. Çalışkan'ın en meşhur çıkışı ise kamuoyu araştırmalarıyla ilgili olanı. AK Parti mümkün değil 47 alamaz, diye çok idddialı bir çıkış yapmıştı. Ben üniversitede bu işin metodolojisini öğretiyorum, AK Parti 47 alırsa hocalığı bırakırım, demişti. AK Parti 47 aldı. Koray Çalışkan'ın karizması fena çizilse de hocalığı bırakmadı. Ancak gün geçtikçe etrafındaki çember daraldı. FETÖ ile iltisakı sık sık dillendirilir oldu. Çalışkan da soluğu ABD'de aldı. Şimdi orada siyaset bilimi değil ama kripto para dersleri veriyormuş. Anlayacağınız umut tacirliğine devam. Çalışkan'ın hikayesi biraz alengirli tabi. İşin içinde FETÖ var. O kısmı bir tarafa bırakırsak da hemen her seçim döneminde izlediğimiz bir tiyatronun figüranı. Siz bakmayın bu tiplerin zamanında çok itibar gördüklerine, el üstünde tutulduklarına, referans gösterildiklerine... Onların "AK Parti bu sefer kesin kaybediyor" oyunundaki rolleri figüranlıktan ibaret. Partiye angaje olmamış, gündelik siyasetin üstünde, taraftarlık motivasyonu ile değil bilimin hakikati ile AK Parti'nin kaybedeceğini söyleyen kişi rolünün figüranları. Ömürleri fazla olmuyor. Seçime az bir süre kala gerçekler ortaya çıkmaya başlayınca yurtdışı bağlantıları ile şişirilmiş sahte itibarları yerle bir oluyor. Yıllarca "ben