Az kaldı, seçmen konuşacak

ÇOK seçimler, kampanyalar gördük. Partiler ve adaylar yapacaklarını, Türkiye vizyonlarını anlatıyorlar. Tabii ki birbirlerini de eleştiriyorlar. Hem icraatlar eleştiriliyor hem de zihniyetler. Ancak bu seçimler, bu kampanyalar başka... Muhalefetin bir masası var. Yola altılı masa olarak çıktılar. Aslında yedinci ortak da vardı. O da HDP. HDP'nin meşru bir siyasi aktör olup olmadığı meselesi tartışmalı. Görünüşte bir siyasi parti olsa da hakikatte terör örgütü PKK'nın siyasi kolu. Muhalefetin masası kabullenmek istemese de gerçek bu. Zaten HDP'liler de gerçeği bu kelimelerle olmasa da kabul ediyorlar. "PKK ile tabanımız aynı" demekten tutun da, kendi ifadeleri ile "Başkan Apo"nun heykelini dikmeyi vaad edecek kadar şeffaflar bu ilişki konusunda. Keza PKK'yı bir terör örgütü olarak görmediklerini de açıkça ifade ediyorlar. HDP'nin gizli ortaklığı bir kenara, bu seçim sürecine mahsus bir başka durum söz konusu. PKK da masanın ortağı oldu. Evet, masadaki partiler henüz "PKK ile ortağız" açıklaması yapmadılar. Ama PKK masa ile ortak olduğunu dillendiriyor. Kılıçdaroğlu'nu desteklediklerini, Kılıçdaroğlu kazanırsa rahata ereceklerini, terörist başı Öcalan'ın serbest kalacağını, Türkiye'nin Afrin'den çekileceğini ve Kuzey Suriye'de terör devletinin kurulması önündeki engelin kalkacağını söylüyorlar. Haydi dedik ki terör örgütüdür. Lafı ile hareket edilmez. Propagandasını yapmaya çalışıyor. Ama masanın ortaklarından da bu propagandaya bir itiraz gelmiyor. Kılıçdaroğlu çıkıp "ne münasebet, Afrin'den çekilmeyeceğiz" demiyor. Öcalan'ın serbest kalma hayallerine de bir itiraz duymadık. PKK'nın destek açıklamalarına itiraz etmediği gibi HDP ve PKK'yı mutlu edecek lafları dilinden düşürmüyor. Başka gündem yokmuş gibi her fırsatta Selahattin Demirtaş'a özgürlük vaat ediyor. Kayyum atanan belediyelerde