Zor kullanan kaybediyor

Çok partili hayata geçildikten sonra seçmenin, ona değil ötekine oy vereceksin diye zorlandığı seçimler var mıdır Ben böyle iki seçimin şahidiyim. İkisi de darbe iktidarlarının teşebbüsüydü. Darbeciler seçime gitmek zorunda kalınca şu havaya girmişlerdi: Peki. Hadi seçin bakalım ama bizim dediğimizi seçin. Bizim istediğimiz yönde oy kullanın! Sonra o zorlamayı destekleyen yoğun propaganda. Basının belki birkaç gazete hâriç- kontrol altına alınıp güçlülerin istediği yönde yayım yapması.Birincisi, Demokrat Parti'yi deviren 27 Mayıs darbesinden sivil yönetime geçilirken Millî Birlik Komitesi'nin tutumuydu. İktidar partisi kapatılmıştı. Tutulacak iki yol vardı. Ya yeni partilerin kurulmasına yetecek bir mühlet verilecek yahut hemen seçim yapılıp iktidar, CHP'ye, ana muhalefet partisine hediye edilecekti. Komitede, yeni partilerin teşekkülüne izin verilsin, diyenler bir iç darbeyle sürgüne gönderildi. Derhal seçime gidildi. DP'nin otoriterlik, diktatörlük teşebbüsü de darbecilerin zorlaması da hüsranla sonuçlandı. Daha da beteri, acıyla.Türk halkı, zorlamalara zorlamanın tam tersine tepki veriyor.HALK DESPOTU SEVMİYORCHP, darbeden önce yükseliş eğilimindeydi. Oyları 1954'ten 1957'ye 35,1'den 41,4'e çıkmıştı. Belki darbe olmasa ve iktidar partisi de muhalefeti ezmeye kakmasa, demokrasinin devamına izin verilse CHP, bir sonraki seçimde iktidar olacaktı. Kimse katledilmeyecek, asırlardan gelen demokrasi mirası yara almayacaktı. DP, iktidar gücünü, devlet gücünü kullanarak muhalefeti ezmeye çalıştı. Zora başvurdu.Darbeciler de diğer yönde zora başvurdu... İki zor da mağlup oldu. CHP'nin oyları artmadı, geriledi; 36,7'ye düştü. Sen misin beni zorlamaya kalkan! Daha bir yaşındaki yeni parti, AP, neredeyse CHP kadar, 34,9 aldı. Seçmen tepki oylarının bir kısmını da Bölükbaşı'nın CKMP'sine yönlendirmişti. CKMP, 1957'deki oyunu ikiye katlayarak 13,9'a yükseltti. Yeni AP ile CKMP'nin oy oranlarının toplamının kapatılan DP'nin üstünde olması ilgi çekicidir.İkinci zorlamayı, 12 Eylül 1980 darbesinden sonraki ilk seçime, 1983 seçimlerine giderken görüyoruz.Cunta, darbeden önceki bütün siyasi partileri yasaklamıştı. Seçime giren bütün partiler darbeden sonra kurulmuştu. Cunta, Emekli Orgeneral Turgut Sunalp'a MDP diye bir parti kurdurdu. İktidardaki güç, MDP'yi açıkça destekliyordu. Netice: Anavatan Partisi 45,14, Halkçı Parti 30,46 ve cuntanın illa iktidara gelecek diye tutturduğu Milliyetçi Demokrasi Partisi 23,6 ile sonuncu.ZORUN HUKUKSUZLUĞUHer iki örnekte de güç "Dediğimi yapın, yoksa!.." diyebilecek bir konumdadır. Der de. Her iki örnekte de iktidardaki cunta, bütün yayın organlarına hâkimdir. İstediğini açar, istediğini kapatır, dilediğini yasaklayıverir.Basın, cuntaya teslim oluşunun ibretlik bir örneği: 27 Mayıs darbesinden önce Demokrat Parti iktidarı yanlısı, tam "yandaş" bir gazete vardı. Adı Zafer'di. Basının nasıl zapt-ü rapta alındığını, Zafer'in darbe sabahındaki manşetinden anlayabilirsiniz. Hiç unutmam, tek kelimeydi: "Başarıldı". Seçimlere gidilirken tek bir muhalif gazete vardı: Son Havadis. Başyazarı Gökhan Evliyaoğlu, Genel Yayın Müdürü de Hami Tezkan'dır. Gazete taşlanır. Camı çerçevesi indirilir. Sonra bir darbeyle Evliyaoğlu ve Tezkan