İzmir: Sonuna kadar film ve müzik!

Denizden gelen imbat rüzgârına usuldan bir yağmur eşlik ediyor. Ve ben İzmir Kordon'da sıralanmış film afişlerine bakıp usuldan yağan yağmur gibi usuldan dans etmeye başlıyorum. Çünkü en sevdiğim müzikal olan Singing in the Rain (Yağmur Altında ) filminin afişi aklımı çeliyor, az sonrada Fellini'nin 8,5 filmine gideceğim, 20'li yaşlarda gördüğüm bu film, bakalım bu yaşımda beni nasıl etkileyecek ayrıca Fellini'nin tüm filmlerinin müziğini yapan müzik dahisi Nino Rota'nın baştan çıkarıcı ezgilerini de çok özlemişim, vay canına Nino Rota'nın müziklerini yaptığı yönetmen Coppola'nın ünlü filmi "Baba"nın da afişi tam önümde duruyor.. Bu günlerde İzmir'in her yerinde pembe bir flamingo neşe saçıyor. Neyse artık nerede olduğumu söylemeliyim, anlamışsınızdır 2. İzmir Uluslararası Film ve Müzik Festivali'ndeyim. Festival kitabını karıştırırken başım döndü,120 film ve sayısız etkinlik var ve hepsi de bedava. Bu arada sanılmasın ki İzmir'de o sinemadan çıkıp ötekine koşuyorum, nerde festival direktörü 40 küsur yıllık arkadaşım Vecdi Sayar beni boş bırakır mı Efendim Vecdi Sayar, ben, yıllarca kısa film festivallerini yöneten Hilmi Etikan, belgeselci ve İran sineması uzmanı Tahir İşbilen, yönetmen Nihat Durak, yönetmen ve müzik yapımcısı Cumhur Bakışkan, akademisyen Prof. Dr. Lale Kabadayı bu yıl ilk kez başlatılan "Hayatın Müziği" başlıklı kısa film yapımı yarışmasının jüri üyeleriydik. Yarışmaya gönderilen 64 film hikâyesini okuyup 10 film hikâyesi seçtik ve kazanan kişiler İzmir Belediyesi'nin davetlisi olarak Sakarya'dan, Mardin'den, Konya'dan, İstanbul'dan İzmir'e geldiler ve tam beş gün hep birlikte hikâyeleri didik didik ettik, harika zaman geçirdik ve hep birlikte yepyeni bilgiler edinerek atölyemizi şimdilik bitirdik, sonbaharda yeniden toplanıyoruz, bakalım kimler neler çekmişler Filmleri çekmek için küçük de olsa bir para yardımı var. 10 bin liracık! Ama montaj, post işlemleri ve müzik için İzmir'de stüdyolar onların emrinde. Şimdi gelelim beni ağlatan ve ellerim yoruluncaya kadar alkışladığım muhteşem bir belgesele: Aşk, Mark ve Ölüm. Yönetmeni Berlin'de yaşayan Cem Kaya. Şimdiye kadar epeyce çok korsan eyleme katılmıştım ama ilk kez korsan film izledim. Çünkü film açık hava gösterimi hava koşulları nedeniyle iptal edilip festivalin son gününe konuldu, neyse ki Cem, illa filmi izlemek isteyenlerin ısrarına karşı koyamadı ve filmi bir korsan gösteri yaparak bizlere izletti. Bu korsan işinin çok hoşuma gittiği yazdıklarımdan belli oluyor. Cem de sevdi sanırım. Film 1960 yıllarda köylerinden kalkıp Almanya'ya giden