Haykırıyorum: Ölüm oruçlarına hayır!

Sevgili okurlarım, az sonra yazacaklarım için beni linç edenler çıkacaktır. Neyse ki ben linçe alışık, bu konuda bağışıklık kazanmış biriyim, öyleyse epey zamandır içimde büyüttüğüm bir acıyı sizlerle paylaşmak istiyorum. Çünkü ne kadar çabalasam da bir ölümün bende bıraktığı acı, çaresizlik ve yenilmişlik duygusu peşimi bırakmıyor. Şimdiden üzdüğüm kişilerden özür diliyorum. Onu hiç tanımadım ama gülen fotoğraflarına, bir protesto eyleminde kaldırdığı yumruğuna baktıkça nasıl inatçı, nasıl sevgi dolu, nasıl hayat dolu bir kız kardeşimi yitirdiğimi anlıyorum. Ve işte bu yitirişe dayanamıyorum. Onun adı Ebru Timtik. O bir avukattı. Cezaevindeydi ve adil yargılanma isteminin kabul edilmesi için ölüm orucuna başlamıştı. Ölüm orucunun 238. gününde öldü. Neden cezaevindeydi, önce oradan başlamam gerek. Ebru gizli tanık beyanına dayandırılarak Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi arkadaşları avukatlarla birlikte DHKP-C silahlı terör örgütüne üye oldukları için cezaevindeydi. Gizli tanığın Gezi olayları nedeniyle de tanıklık yaptığı savunma avukatları tarafından ifade edilmişti ve savunma avukatlarının iddiasına göre mahkemenin elinde hiçbir somut kanıt yoktu. 18 avukat için "terör örgütü üyeliği" suçlamasıyla 18 yılla 3 yıl arasında değişen toplam 159 yıllık ceza verilmişti. Ebru Timtik'ın cezası 13 yıl 6 aydı ve Silivri Cezaevi'ne gönderilmişti. Günlerden 12 Eylül 2018'di. Ve Ebru Timtik bu yılın başlarında aynı davadan tutuklu olan arkadaşı Aytaç Ünsal'la birlikte adil yargılanma hakkı için başlattıkları açlık grevini ölüm orucuna çevirdiklerini çevrelerine ve kamuoyuna duyurdular. Günlerden 5 Şubat 2022 idi. Günler geçmeye başladı, bu konuda duyarlı olanlar, avukat arkadaşları ölüm orucu sırasında çırpınıp durdular, avukatlar cezaevinde kalamazlar dilekçeleriyle mahkemeyi zorladılar ama muhteşem yargı sistemimiz gün gün eriyen ölüm oruçları mahkûmlarına hastane izni, ev izni vermemekte direndi. Bu arada iki mahkûm da "Bilincimiz kapalı olsa dahi tedavi talebimiz yoktur" dilekçelerini mahkemeye sundular. Ve sonuçta Ebru Timtik son anda kaldırıldığı hastanede organ yetmezliğinden öldü. Ebru son olarak teyzesine yolladığı bir mektupta adaleti yalnızca kendileri için istemediklerini belirtip "Hak arama mücadelesi veriyoruz, tahliye olursak adalet mücadelesine omuz vereceğiz. Şu anda elimiz kolumuz bağlı adalet istiyoruz. Hiçbir şey yapamıyoruz. En çok da canımızı yakan bu. Elimiz kolumuz bağlı demek gerçekten bizim için açlıktan daha zor." Evet, elimiz kolumuz bağlı. Çaresiziz! Çünkü ölüm oruçları içinde bulunduğumuz çaresizliğe ne yazık ki çözüm değil. İşte ben bunu söylüyorum. Ölüm oruçları ilk kez İrlanda hapishanelerinde İngiliz hükümetine karşı başlatıldı. 20. yüzyılın son